Halk oyunları
Kars’ta halk oyunları başta davul-zurna olmak üzere; saz, balaban, tar, tulum, tütek, garmon, akordeon ve klarnet eşliğinde oynanır. Bu çeşitlilik yöredeki çeşitli etnik yapıların çok olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin Azeriler, barlarında akordeonla eğlenirken, Kürtler halay çekerken davul zurna ile eğlenirler.
Kars’ta yüzün üzerinde oyun sergilenir. En yaygın olan halk oyunları; alaca barı, sarhoş barı (hızlı), üçayak, çepki (hızlı ve estetik) ve bagidir. Bu oyunlarda küçük parmaklar birbirine takılarak el ele tutuşulur. Oyunun gereklerine göre eller omuzlara konabilir, kollar gerilebilir, kol kola girilebilir. Bu oyunlardan en dikkat çekici olanı ise Kafkas danslarıdır. Bu dansları yapanlar Kafkasya yöresine uygun kıyafetler giyerler. Halay ve dansın yanı sıra Azeri Oyunları diye bilinen oldukça hareketli bir tür de yörede birçok insan tarafından ilgiyle oynanır.
Kars’ın Aşık Atışmaları: Söz Sanatının ve Halk Kültürünün En Güzel Yansıması
Kars, Türkiye'nin en zengin halk kültürlerinden birine sahip şehirlerinden biridir. Bu kültürel zenginliğin en önemli unsurlarından biri de Aşık Atışmalarıdır. Kars’ta gerçekleşen Aşık Atışmaları, halk edebiyatının sözlü geleneğini yaşatan, dilin ve şiirin ustalıkla buluştuğu etkileyici bir sanattır.
Aşık Atışmaları, usta aşıkların doğaçlama söyledikleri şiirlerle birbirleriyle sözlü düelloya girdikleri bir sanat dalıdır. Bu atışmalarda aşıklar, birbirlerine hem sözle hem de sazla yanıt verir, dilin gücünü ve zekânın inceliğini ortaya koyar. Kars’ın tarihinde ve kültüründe derin kök salmış bu gelenek hem yerel halk hem de ziyaretçiler için büyük bir ilgi odağıdır.
Kars’ta düzenlenen Aşık Atışmaları, özellikle kış aylarında kapalı mekanlarda, yaz aylarında ise açık alanlarda gerçekleştirilir. Bu etkinlikler, şehirdeki kahvehanelerde, köy meydanlarında ya da özel festivallerde hayat bulur. Atışmalar, genellikle iki aşığın karşılıklı olarak birbirlerine yönelttikleri sorular, nükteler ve hicivlerle zenginleşir, izleyicilere hem keyifli hem de düşündürücü anlar yaşatır.
Aşık Atışmaları, Kars’ın halk kültürünü canlı tutmanın yanı sıra, genç nesillerin bu kadim geleneği öğrenmesi ve sürdürmesi için de büyük önem taşır. Aşıklar, sazlarının tınısı eşliğinde Kars’ın doğal güzelliklerini, toplumsal meseleleri, aşkı ve hayatın farklı yönlerini ustalıkla işler. Ziyaretçiler, bu eşsiz performansları izleyerek hem Kars’ın kültürel zenginliğini yakından tanıma fırsatı bulur, hem de halkın duygu dünyasını keşfeder.
Kars’a yapacağınız ziyaret sırasında Aşık Atışmaları’na tanıklık etmek, bu şehrin derin kültürel köklerine yapacağınız bir yolculuk olacaktır. Söz sanatının ve halk edebiyatının bu nadide örneğini yerinde izlemek, Kars’ın eşsiz atmosferini hissetmek ve bu geleneğin bir parçası olmak için mutlaka bir Aşık Atışmasına katılın. Kars’ın büyülü kültürel dünyasında kaybolmak ve bu unutulmaz deneyimi yaşamak için doğru yerdesiniz.
Sarıkamış Şehitlerini Anma Etkinliği: Vatan Sevgisinin Unutulmaz İzleri
Her yılın Ocak ayında Kars’ın Sarıkamış ilçesinde gerçekleştirilen Sarıkamış Şehitlerini Anma Etkinliği, Türk milletinin tarihine altın harflerle yazılmış bir kahramanlık destanını yeniden canlandırmaktadır. 1. Dünya Savaşı’nın 1914-1915 kışında Sarıkamış Harekatı'nda vatan uğruna canlarını feda eden on binlerce Mehmetçik, bu etkinliklerle büyük bir minnet ve saygıyla anılmaktadır.
Sarıkamış, soğuk kış günlerinde sadece karla kaplı dağlarıyla değil, aynı zamanda milletimizin kahraman evlatlarına duyduğu derin bağlılıkla da dikkat çeker. Ziyaretçiler, her yıl düzenlenen bu anlamlı etkinlikte, şehitlerimizin hatırasını yaşatmak ve onların fedakarlıklarını yüreklerinde hissetmek için Sarıkamış’ın zorlu doğasında bir araya gelir.
Anma etkinlikleri, şehitlerimizin geçtiği yollarda yapılan yürüyüşle başlar. Katılımcılar, Sarıkamış’ın buz kesen dağlarında, Mehmetçiğin yaşadığı zorlu koşulları adım adım deneyimleyerek, onların gösterdiği büyük cesareti ve vatan sevgisini derinden hisseder. Bu yürüyüş, sadece bir anma değil, aynı zamanda şehitlerimizin anısını yaşatmanın ve bu büyük mirası gelecek nesillere aktarmanın ifadesidir.
Etkinlik boyunca yapılan törenler, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve dualarla devam eder. Katılımcılar, ellerinde Türk bayraklarıyla bu anlamlı günde bir araya gelerek, milletimizin birlik ve beraberlik içinde nasıl kenetlendiğini gözler önüne serer. Konuşmalar, Sarıkamış Şehitlerinin Türk milletinin onuru ve gururu olduğunu vurgular, onların hatırasını yaşatmanın ne kadar önemli olduğuna dikkat çeker.
Sarıkamış Şehitlerini Anma Etkinliği, ziyaretçilere unutulmaz bir manevî deneyim sunar. Kars’ın sert kış koşullarında ve Sarıkamış’ın büyüleyici doğasında düzenlenen bu etkinlik, şehitlerimizin bıraktığı kutsal mirası yüreklerde yeniden canlandırır. Bu anlamlı gün, vatan sevgisinin ve fedakarlığın ne kadar büyük bir değer olduğunu hatırlatır.
Kars’ı ziyaret ederken, Sarıkamış Şehitlerini Anma Etkinliği’ne katılarak bu derin manevi atmosferi yaşama fırsatını kaçırmayın. Sarıkamış’ta yapılan bu etkinlik hem tarihin izlerini takip etmek hem de milletimizin kahramanlık destanını yürekten hissetmek için eşsiz bir fırsat sunmaktadır.
10 Muharrem Aşura Günü
10 Muharrem Aşura Günü, Kars’ta da derin bir hüzün ve manevî atmosferle anılan, geçmişten günümüze süregelen geleneğin önemli bir parçasıdır. Muharrem ayı, İslâm dünyası için büyük bir öneme sahip olup, bu ayın 10. günü olan Aşura Günü, Peygamber Efendimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin ve onunla birlikte Ehlibeyt’ten olan birçok masum Müslümanın Kerbela’da şehit edilmesiyle derin bir acının simgesi haline gelmiştir. Kars halkı, bu büyük acıyı her yıl derin bir saygıyla anarak, Kerbela Olayının bıraktığı tarihi ibret vesikasını ve taşıdığı büyük dersleri gelecek nesillere aktarmak için yoğun çaba sarf eder.
Kerbela Olayı, Muharrem ayının 10. günü gerçekleşen ve tüm Müslümanların ortak hafızasında derin izler bırakan, zor bir imtihanın, haksızlık karşısında direnmenin ve adalet arayışının en çarpıcı sembollerinden biridir. Asırlardır dinmeyen bu büyük acı, sadece geçmişte kalmış bir olay değil, aynı zamanda günümüze ışık tutan, Müslümanlar için ağır bir ders ve ibret vesikasıdır. Kars halkı, her yıl düzenlenen anma etkinliklerinde, Hz. Hüseyin’in şahsında tüm Kerbela şehitlerini anarken, Kerbela’nın manevi anlamını derinlemesine düşünür, bu büyük olaydan alınması gereken dersleri bir kez daha idrak eder.
Muharrem ayı boyunca Kars’ta süren etkinlikler, kentte manevi bir atmosfer oluşturur. Bu etkinlikler, Kars’ın kadim İslâm kültürünün derin köklerini bir kez daha gün yüzüne çıkarır. Kerbela Olayı’nın anısına düzenlenen programlar, kentte yaşayan herkesin kalbinde derin bir yankı uyandırır. Özellikle Aşura Günü’nde camilerde düzenlenen mevlitler, okunan Kur’an-ı Kerim tilaveti ve edilen dualar, Hz. Hüseyin’in zulme karşı onurlu duruşunu ve adalet mücadelesini bir kez daha hatırlatır. Kars halkı, bu vesileyle hem toplumsal hem de bireysel olarak bu değerlere ne kadar sıkı sıkıya bağlı olduğunu yeniden ifade eder.
Bu manevi ortamda Hz. Hüseyin’i sevmek, onun uğruna can verdiği adalet, doğruluk ve insanlık değerlerini sahiplenmeyi gerektirir. Kars halkı, Hz. Hüseyin’in asırlara miras kalan bu asil duruşunu ve mücadelesini anarken, Kerbela ruhunu yaşatmanın bilinciyle hareket eder. Her yıl düzenlenen anma törenleri ve etkinliklerle Kars, Kerbela Olayından alınan tarih derslerini ve bu acı mirasın taşıdığı büyük anlamı yaşatmaya devam eder.
Dengbejlik geleneği
Âşıklar geleneğinin yanı sıra özellikle köylerde dengbej geleneği de devam ettirilmektedir. Dengbej, Kürtçe bir kelime olup Türkçe karşılığı yoktur. Dengbej kelimesinin anlamı sözü sözle aktarma anlamına gelmektedir. Deng, ses ve bêj söyle, aktar anlamındadır. Herhangi bir çalgıya ihtiyaç duyulmadan bir melodi ritmi yardımıyla insanlara geçmişte yaşanmış olaylar özellikle de birbirine kavuşamayan âşıklar anlatılır. Baştanbaşa doğayı, gülü-çiçeği, konuşmayı-sohbeti, insanların içinde kalmış söyleyecekleri, acı-tatlı, hikâyeleri, gizli sevdaları, kavgaları-ihanetleri, yiğitlik-kahramanlıkları vs. Kürtlerin yaşamlarını her yönü ile kilamlarında çok açık-berrak ve büyük bir özenle dile getirmişlerdir. Dengbêjler, doğanın, ovaların-yaylaların, özelliklerini, güzelliklerini, bazen yârin gerdanında işlemişlerdir.
Eskimo Usulü Balık Tutma
Kış mevsimi Çıldır Gölü'nde adeta bir doğa harikasına dönüşür. Sıcaklıkların -15°C'ye kadar düştüğü bu dönemde göl, kalınlığı 80 santimetreyi bulan bir buz tabakasıyla kaplanır. Bu doğa olayının büyüleyici atmosferi, ziyaretçilere 'Eskimo usulü' balık tutma deneyimi sunar. Gölün yüzeyinde oluşan bu kalın buz tabakası, doğal bir sahne gibi, macera arayanları kendine çeker.
Çıldır Gölü'nde balık avı, nesillerdir süregelen bir gelenektir. Yerel balıkçılar, soğuk kış günlerinde ellerine aldıkları kazma ve küreklerle buz tabakasını özenle kırar, ardından açtıkları deliklerden ağlarını gölün derin sularına bırakır. Bu süreç hem kol gücü hem de ustalık gerektirir. Ancak sonunda elde edilen ödül, bu çabanın çok ötesindedir. Gölün berrak sularında yakalanan balıklar, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda soğuk ortamda hayatta kalma mücadelesi veren canlılar olarak da büyük bir değer taşır.
Çıldır Gölü'nün zengin sualtı dünyası, balıkçılık tutkunları için gerçek bir cennet sunar. Gölün soğuk sularında “Göl Alası”, “Dağ Alası” ve “Kültür Alası” gibi farklı alabalık türleri yaşamaktadır. Ayrıca, Aynalı Sazan, Karabalık, Şafak Balığı, Kırmızı Kanat (Dımışka), Tahta Balığı, Bıyıklı Balık (Mirza) ve Gümüş Balığı gibi sazan türleri de bol miktarda bulunur. Bu zenginlik, Çıldır Gölü'nü sadece balık avı için değil, aynı zamanda doğa fotoğrafçılığı ve gözlemciliği için de bir cazibe merkezi haline getirir.
Çıldır Gölü'nde gerçekleştirilen balık avı sadece bir spor değil, aynı zamanda bölge kültürünün bir parçasıdır. Balıkçılar, bu zorlu koşullarda, doğa ile uyum içinde yaşamanın ve onun sunduğu nimetlerden faydalanmanın en güzel örneğini sergiler. Bu deneyim, ziyaretçilere, balık avlamanın ötesinde, bölgenin kültürel zenginliğini ve doğanın gücünü hissetme fırsatı sunar. Çıldır Gölü'nde geçirilen bir gün hem doğanın huzurunu hem de insan emeğinin ve sabrının ödülünü bir arada yaşatır.
Kısacası, Çıldır Gölü, kış aylarında sunduğu eşsiz doğa manzaraları ve zengin balıkçılık olanaklarıyla unutulmaz bir deneyim arayan herkes için mükemmel bir destinasyondur. Hem macera severler hem de doğa tutkunları için ideal olan bu göl, kışın büyüsünü en yoğun şekilde hissetmek isteyenleri bekliyor.
Atlı Cirit Oyunları
Atlı Cirit Oyunları, Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya taşıyarak 6. yüzyıldan beri yaptığı köklü bir ata sporudur. Kars, bu eski geleneği yaşatan ve koruyan şehirlerimizin başında gelir. Atlı Cirit burada sadece bir spor olarak değil, kültür mirası olarak da büyük bir önem taşır. Kars’ın sert iklimi ve geniş yaylaları, cirit oyunlarının oynanması için mükemmel şartlar sunar. Bu da bölge halkının bu spora olan bağlılığını daha da pekiştirir. 16. yüzyıl Orta Asya’sında bir savaş oyunu olarak doğan Atlı Cirit, Türkler tarafından Anadolu’ya taşınmış ve 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu döneminde büyük bir popülarite kazanmıştır. Kars, bu dönemde cirit oyunlarının önemli merkezlerinden biri olmuştur. Osmanlı saraylarında ve halk arasında büyük ilgi gören bu oyun, cesaret, ustalık ve strateji gerektiren özellikleriyle izleyicileri kendine hayran bırakır. Tehlikeleri sebebiyle 1826 yılında II. Mahmut tarafından yasaklanmış olmasına rağmen, yine de Kars halkının ilgisi sayesinde zamanla yeniden canlanmış ve popüler bir gösteri oyunu olma özelliğini korumuştur.
Kars’ta düzenlenen Atlı Cirit karşılaşmaları, iki takımın kıyasıya mücadelesine sahne olur. Her takım yedi asil ve iki yedek sporcudan oluşur. Yedek sporcular, atlarıyla birlikte sahada hazır bulunur ve her an oyuna dahil olabilecek şekilde bekler. Kars’ın geniş yaylalarında hızla hareket eden atlar ve ustaca fırlatılan ciritler, oyunun temposunu ve heyecanını doruğa çıkarır. Cirit oyununun en etkileyici yanlarından biri olan rakibi bağışlama (affetme) kuralı, Kars’ta da büyük bir saygıyla uygulanır ve bu kural, oyunun ne kadar onurlu ve erdemli bir geçmişe sahip olduğunu gösterir.
Kars, Atlı Cirit Oyunları’nın sadece oynandığı değil, aynı zamanda yaşatıldığı ve nesilden nesle aktarıldığı yerdir. Bu oyunlar, Kars halkının atalarına olan saygısını, doğaya olan bağlılığını ve savaşçı ruhunu yansıtır. Şehirde düzenlenen cirit karşılaşmaları, bu köklü mirası yaşatmanın yanı sıra, geleneklerimizi modern dünyada sürdürmenin önemini de vurgular.
Kars’a yapacağınız bir ziyaret sırasında Atlı Cirit Oyunları’nı izlemek, bu bölgenin derin tarihini ve kültürel zenginliğini keşfetmek için eşsiz bir fırsattır. Bu etkileyici gösteri, size sadece bir spor karşılaşması değil, aynı zamanda Kars’ın ruhunu, tarihini ve geleneklerini hissetme imkânı sunar. Atlı Cirit, Kars’ın kültürel dokusunun vazgeçilmez bir parçasıdır ve bu köklü geleneği yerinde görmek, unutulmaz bir deneyim yaşamanızı sağlayacaktır.
Çıldır Gölü Atlı Kızak
Kış aylarında yüzeyi tamamen donan Çıldır Gölü, muhteşem görüntüsü ve nefes kesici manzarasıyla ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatırken, Kars yöresine özgü atlı kızaklarla da farklı bir deneyim sunmaktadır. Gölün kristal berraklığındaki buz tabakası, adeta doğal bir aynaya dönüşerek gökyüzünün ve çevredeki dağların ihtişamını yansıtır. Bu eşsiz doğa harikası, fotoğrafçılık tutkunları ve macera severler için adeta bir cennettir.
Deniz seviyesinden 1.950 metre yükseklikte bulunan Çıldır Gölü, kışın buzla kaplanan 124 kilometrekarelik geniş alanıyla, ziyaretçilere atlı kızaklarla unutulmaz bir yolculuk yapma fırsatı sunar. Bu büyüleyici gölde yapılan atlı kızak gezileri, kış mevsiminin vazgeçilmez aktivitelerinden biri haline gelmiştir. Atların buzun üzerinde çektiği kızaklarla yapılan bu keyifli gezintiler hem yerli hem de yabancı turistlerin en çok ilgi gösterdiği etkinliklerden biri olmuştur.
Çıldır Gölü'ne gelen ziyaretçiler, buz tutmuş gölün üzerinde atlı kızaklarla dolaşarak hem çevrenin doğal güzelliklerini keşfeder hem de Kars yöresine özgü bu geleneksel ulaşım aracıyla geçmişe doğru yolculuğa çıkar. Göl üzerinde süzülen kızaklar, misafirlere sadece bir gezi değil, aynı zamanda Kars’ın zengin kültürel mirasıyla iç içe olma fırsatı sunar. Atların kar üzerinde çıkardığı sesler ve kızağın hafif sallantısı, bu deneyimi daha da büyülü hale getirir.
Çıldır Gölü’nde atlı kızakla yapılan bu unutulmaz gezintiler, kışın soğuk yüzünü sıcak bir maceraya dönüştürürken, ziyaretçilerinde de kalıcı ve benzersiz anılar bırakır. Eğer Kars’ı ziyaret ederseniz, bu olağanüstü deneyimi yaşamadan dönmeyin. Çünkü Çıldır Gölü'nün donmuş yüzeyinde atlı kızakla yapacağınız yolculuk hem ruhunuza hem de zihninize derin bir huzur ve keyif verecektir.
Kars Peynir Müzesi
Peynir üretimiyle ünlü Kars, tarihî Süvari Tabyası'nda 2022 yılında kurulan Türkiye'nin ilk tematik peynir müzesiyle ziyaretçilerine şehrin zengin peynircilik geleneğini keşfetme fırsatı sunmaktadır. Kurulduğu günden bu yana büyük ilgi gören ve iki yılda 125 bin ziyaretçi ağırlayan Kars Peynir Müzesi, Kars’ın dünyaca ünlü peynirlerinin, özellikle gravyer, çeçil ve kaşarın hikayesini anlatmaktadır.
Kars, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen “Gelecek Turizmde” projesi kapsamında 2020 yılında dünyanın 18'inci peynir rotası olarak belirlenmiştir. Bu özellik, Kars’ın peynircilik geleneğini uluslararası bir düzeye taşımış ve Kars Peynir Müzesi de bu mirası yaşatmak ve tanıtmak için önemli bir merkez haline gelmiştir.
Tarihî tabyada yer alan Kars Peynir Müzesi, peynir yapım sürecini adım adım keşfetmek isteyenler için pek çok bölüm sunmaktadır. Müzede büyükbaş hayvanların tükettiği endemik bitkiler, yaylalardaki yaşam, ahır bölümü, süt dolu güğümler ve peynirin yapım sürecine dair detaylar ziyaretçilere sunulmaktadır. Ayrıca Kars’ın zengin florasında bulunan ve peynirlerine benzersiz tatlar katan endemik çiçekler de tanıtılmaktadır.
Müze, 1.100 metrekarelik alan ile geniş bir gezi imkânı sunmaktadır. Gravyer yapımı, peynir salonu, video odası, temsilî Kars Garı, Kars bitki örtüsü, Ankara Gazi Garı, Kars Evleri, şef ve atölye bölümleri gibi çeşitli alanlar, ziyaretçilere peynir yapım sürecini en ince ayrıntısına kadar tanıma imkânı vermektedir. Bu bölümlerde, yaylalarda elde edilen sütün peynire dönüşüm serüvenini keşfederken, Kars’ın kendine özgü kültürel dokusunu da yakından hissedeceksiniz.
Koşapınar Açık Hava Müzesi: Tarihin İzlerini Doğayla Buluşturan Bir Ziyaret Noktası
Kars’ın Selim ilçesinde yer alan Koşapınar Açık Hava Müzesi, ziyaretçilerine tarihle iç içe bir doğa deneyimi sunuyor. Bölgenin zengin tarihini ve kültürel mirasını gözler önüne seren bu eşsiz müze, Kars’ın binlerce yıllık geçmişine ışık tutan önemli bir merkezdir.
Koşapınar Açık Hava Müzesi, tarih ve doğanın mükemmel uyumunu ifade etmektedir. Bölgenin geçmişine dair izler taşıyan tarihî yapı ve kalıntılar, doğal ortamları içerisinde sergilenir. Taş işçiliğinin en güzel örneklerini görebileceğiniz bu müze, Kars’ın kadim medeniyetlerine dair derin izler taşır.
Ziyaretçiler müze alanında dolaşırken, her adımda tarihin derinliklerine yolculuk yapar. Eski yerleşim alanlarının kalıntıları, mezar taşları ve taş işçiliğinin çarpıcı örnekleri, Koşapınar’ın zengin kültürel mirasını günümüze taşır. Ayrıca doğal peyzajın içerisinde sergilenen bu tarihî eserler, bölgenin doğal güzellikleriyle birleşerek ziyaretçilere benzersiz bir atmosfer sunar.
Koşapınar Açık Hava Müzesi, sadece tarihî değil, aynı zamanda Kars’ın doğal zenginliklerini de keşfetmek için ideal bir noktadır. Müze alanında yapılan gezintiler, ziyaretçilere doğayla baş başa kalarak tarihin izlerini sürme fırsatı sunar. Kars’ın kendine özgü doğal dokusunu hissetmek ve tarihî kalıntılar arasında dolaşmak isteyenler için bu müze, unutulmaz bir deneyim vaat eder.
Eğer Kars’a yolunuz düşerse, Koşapınar Açık Hava Müzesi’ni ziyaret ederek, bu kadim toprakların tarihî ve doğal güzellikleriyle iç içe olma fırsatını kaçırmayın. Koşapınar, tarihin derinliklerini keşfetmek ve Kars’ın eşsiz kültürel mirasını yakından tanımak isteyen ziyaretçilerini bekliyor.