Şifrenizi mi Unuttunuz?
Hesabınıza yeniden girebilmeniz için e-mail adresinize yeni şifrenizi göndereceğiz.
HIZLI MENÜ
Serhat'ın Gizemli Geçmişi Rotası
Rota Galerisi
Serhat'ın Gizemli Geçmişi Rotası

Kendinizi kış masalında bulacaksınız...

Gezimize, oteldeki lezzetli kahvaltı sonrası merkeze 45 km mesafede, Türkiye Ermenistan sınırında bulunan ve UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Ani Örenyeri ile başlıyoruz. Atalarımızın Anadolu’ya ilk girdiği yer olan ve bu nedenle Anadolu’nun Kapısı olarak da bilinen Ani, geçmişte 100 bin kişilik nüfusuyla en zengin ticaret kentlerinden birisi olmuştur. 5 bin yıllık bir geçmişe sahip olan Ani Örenyeri, birçok medeniyetin izlerini taşımakta ve sayısız ilke ev sahipliği yapmaktadır. Ani’ye Bagratlı Krallığı döneminde inşa edilen ve Selçuklular döneminde güçlendirilen görkemli şehir surlarından giriş yapıyoruz. 4.500 metre uzunluğunda ve 8 metre yüksekliğinde olan bu surlar, Ani’nin savunmasında büyük bir rol oynamış ve şehrin kudretini yüzyıllar boyunca korumuştur.

Bir kültür mozaiği olan bu kadim şehir, özellikle günümüze kadar ulaşan dini yapılarıyla öne çıkmaktadır. Anadolu’nun ilk Türk Camisi olan Ebu’l Menuçehr Camii, Anadolu’daki ilk Türk-İslam devri kümbeti ve mezarlığı, bir Zerdüşt tapınağı olan Ateşgede, zarif mimarisiyle Abughamrents Kilisesi, Amenap’rkitch(Kutsal Kurtarıcı) Kilisesi, Bagratlılar’ın en büyük mabedi olan ve Sultan Alparslan’ın Ani’yi fethetmesinin ardından ilk Cuma namazını kıldığı Ani Katedrali (Fethiye Camii) yakın zamanda yüzüne çıkarılan Anadolu’nun ilk Kaya Mescidi ve duvarlarındaki fresklerle hem Ermeni hem de Gürcü ikonografyasını etkileyici bir şekilde anlatan Tigran Honentz Kilisesi bu yapıların başında geliyor. Ayrıca, Selçuklu döneminden kalma konutlar ve ticaretin kalbinin attığı çarşı ile ilk suda doğumun gerçekleştirildiği Büyük ve Küçük Hamamları keşfedeceğiz. Arpaçay Nehri’nin doğal sınır oluşturduğu bu kadim şehirde Bostanlar Deresi’nde bulunan ve 1960’lara kadar yaşamın olduğu mağaralar ile İpekyolu Köprüsü, Bakireler Manastırı ve İç Kale gibi yapıları da panoramik olarak gözlemleyeceğiz.

Ani gezisi ardından Kars şehir merkezine dönüp öğle yemeğini alıyoruz. Yemekten sonra ilk durağımız bir açık hava müzesine ev sahipliği yapan Selim ilçesindeki Koşapınar Köyü. Kars’ın otantik köy yaşantısını gözler önüne seren bu müze köyde, bir yandan sıcak ve demli çaylarımızı yudumlarken diğer yandan köy havasını solumanın keyfini çıkarıyoruz.

Selim’deki ziyaretimiz, Ata Sporları Turizm Destinasyon Merkezi’nde geleneksel Atlı Cirit Oyunları’nın heyecan verici gösterisiyle devam ediyor. Bu etkileyici sporu izlerken, atların toynak sesleri ve ciritçilerin ustalığı sizi adeta nefessiz bırakacak.

Günümüzü, “Dans Eden Karlar Diyarı” Sarıkamış’a doğru devam ettiriyoruz. Sarıkamış Kış Turizm Merkezi’ne adım attığınızda, karla kaplı dağların ve çam ormanlarının büyüleyici manzarası sizi sarıp sarmalayacak. Doğanın bu eşsiz güzelliklerini keşfederken, adeta zamanın durduğunu hissedeceksiniz.

Ardından, 20. yüzyıl Rus mimarisinin eşsiz örneklerinden biri olan Katerina Av Köşkü’ne doğru yol alıyoruz. Ahşapların birbirine çivi kullanılmadan geçirilmesiyle inşa edilen köşkün eteklerinde, trenlerin bakımı için yapılmış olan Cer Atölyelerini görme fırsatımız olacak.

Günün sonunda Sarıkamış Şehitlikleri’ni ziyaret ediyoruz. 1. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’ni savunmak amacıyla zorlu iklim şartlarında Allahuekber Dağlarında soğuktan donarak şehit düşen askerlerimizin anısını yaşatan bu şehitlikler, bölgenin en önemli ziyaret noktaları.

A - Kadın Hapishane Binası (Kültür Evi)
Kars şehrinin zengin tarihini yansıtan önemli yapılarından biri olan Kadın Hapishane Binası (Kültür Evi), geçmişin acı tatlı tüm izlerini günümüze... DEVAMINI OKU

Kars şehrinin zengin tarihini yansıtan önemli yapılarından biri olan Kadın Hapishane Binası (Kültür Evi), geçmişin acı tatlı tüm izlerini günümüze taşıyan bir mimarî şaheserdir. Kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte, bu etkileyici yapının Rus işgali döneminde, 1878-1918 yılları arasında inşa edildiği kabul edilmektedir. Şehrin farklı dönemlerine tanıklık etmiş olan Kadın Hapishane Binası, hem mimarî hem de tarihî açıdan Kars’ın önemli yapıları arasında yer almaktadır.

Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen bir alan üzerine inşa edilen yapı, zemin kat üzerine iki katlı olarak tasarlanmıştır. Yapının cephesinde kullanılan düzgün kesme taşlar, Baltık mimarisinin zarif detaylarını yansıtmaktadır. Cephenin yatay silmelerle katlara ayrılması, yapıya estetik bir düzen kazandırırken, mimarinin karakteristik özelliklerini de ön plana çıkarmaktadır.

Binanın pencereleri, altta basık kemerli, üst katlarda ise dikdörtgen kemerli olarak tasarlanmıştır. Bu farklı pencere sistemleri, binaya görsel bir dinamizm katmakta ve yapıdaki mimarî zenginliği vurgulamaktadır. Pencerelerin koyu renkli taşlarla çerçeve içerisine alınması, cepheye derinlik ve hareketlilik kazandıran bir detaydır. Yapının bu özgün mimarî tasarımı hem sade hem de dikkat çekici bir estetik oluşturmaktadır.

Yapının cephesinin ortasında yer alan ana giriş, zarif bir tasarıma sahiptir. Girişin hemen üzerinde bulunan balkon çıkıntısı binaya ek bir zarafet kazandırırken, yapının mimarî yapısını zenginleştiren önemli bir unsurdur.

Kadın Hapishane Binası, Kars’ın tarihî mirasında önemli bir yere sahiptir. Bu yapı geçmişte hapishane olarak kullanılmış olup, Kars’ın tarihî dokusunda önemli izler bırakmıştır. Kars şehri, tarih boyunca birçok kültürel değişime tanıklık etmiş ve bu bina da şehrin farklı dönemlerine dair önemli bir sembol olmuştur. Her ne kadar günümüzde herhangi bir kullanım alanı olmasa da binanın mimarî zarafeti ve tarihî önemi korunarak gelecek nesillere aktarılması gereken önemli bir miras niteliğindedir.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
B - Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı
Doğu Anadolu’nun farklı coğrafyalara açılan bir kapısı olan Kars, yıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yaparken, onlarca savaşın yaşandığı bir... DEVAMINI OKU

Doğu Anadolu’nun farklı coğrafyalara açılan bir kapısı olan Kars, yıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yaparken, onlarca savaşın yaşandığı bir coğrafya olarak askeri mimarilerin fazlaca görüldüğü bir şehir konumundadır.

19. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı 93 Harbi’nde Şark Cephesi Komutanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa tarafından kullanılmıştır. 2001 ve 2014 yıllarında onarım gören yapı, günümüzde Sanat Galerisi olarak faaliyet gösteren Kareye Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı, 40 senelik Rus hakimiyetinde kalan Kars’ta Baltık mimarisinin etkileri yoğun olarak görülse de Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı, dönemin Osmanlı mimarisini yansıtan son yapılardan biri olma özelliğini taşımaktadır.

Binanın hemen giriş kapısında yer alan haremlik ve selamlık motiflerinin Osmanlı dönemine ait olduğunu anlamanız uzun sürmeyecektir. Osmanlı’da eve dışarıdan gelen misafirin kadın veya erkek olduğunu anlamak için kapılara konulan iki tokmak bu binada görülmektedir.  Daha tok ses çıkaran tokmak bir erkeğin geldiğini ifade eder.

Ücretsiz bir şekild eziyaret edilebilen Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı misafirlerine tarihi bir deneyim vadediyor...

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
C - Ticaret ve Sanayi Odası Binası
Görkemli mimarisi ile yıllara meydan okuyan ve Baltık mimarisinin en önemli yapılarından biri olan Ticaret ve Sanayi Odası Binası'nın,... DEVAMINI OKU

Görkemli mimarisi ile yıllara meydan okuyan ve Baltık mimarisinin en önemli yapılarından biri olan Ticaret ve Sanayi Odası Binası'nın, kesin inşa tarihi bilinmemekle beraber yapının Rus işgali döneminde, 1878-1918 yılları arasında kamu binası ya da konut olarak yaptırıldığı kabul edilmektedir.

1923 yılından sonra Sanayi ve Ticaret Odası olarak kullanılmaya başlanmış olan Ticaret ve Sanayi Odası Binası günümüzde de aynı amaca hizmet etmektedir.

6 Ekim 1924 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’ün yapıyı ziyaret etmiş olması yapıya ayrı bir önem katmaktadır.

Yapı eğimli arazi üzerine, ana caddenin köşesine konumlandırılmış olup bodrum kat üzerine tek katlı olarak inşa edilmiştir. Güney ve batı cephe ve Neo-Klasik, Neo-Rönesans ve Neo-Barok üslupta düzenlenmiştir.

Dikey panoların üzerinde kabartma palmet motifleri yer almaktadır. Güneydeki kapının üzeri istiridye motifi ve akantların yer aldığı Neo-Barok üslupta alınlık ile taçlandırılmıştır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
D - Vali Konağı
Tarihin unutulmaz anlarına tanıklık etmiş, önemli tarihi anlaşmalara ev sahipliği yapmış olan Vali Konağı Binası, 1883 yılında inşa edilmiştir.... DEVAMINI OKU

Tarihin unutulmaz anlarına tanıklık etmiş, önemli tarihi anlaşmalara ev sahipliği yapmış olan Vali Konağı Binası, 1883 yılında inşa edilmiştir.

1919 yılında Cenub-i Garb-i Kafkas Hükümeti’nin Şura Binası ve Kazım Karabekir Paşa’nın Karargâhı olarak kullanılan yapıda 1921 yılında Kars Antlaşması imzalanmıştır. 1923 yılından sonra Vali Konağı olarak kullanılmıştır.

Kuzey-güney doğrultusunda “U” plan şemasında tek katlı olarak inşa edilmiştir. Baltık mimari üslupta inşa edilen yapının ana caddeye bakan doğu cephesinin dışa taşkın orta kısmı yuvarlak kemerli, içe çekik yan kanatlarda ise dikdörtgen formlu pencereler Neo-Barok üsluptaki volütlü akantlardan oluşan kilit taşları ile vurgulanmıştır.  

Neo-Rönesans etkili plasterler ile dikey olarak bölümlere ayrılan cephe Neo-Klasik üsluptaki metop ve triglifler ile Ampir üsluptaki dişli frizin yer aldığı parapet ile sonlandırılmış olup köşelerde yuvarlak kemerli alınlıklara yer verilmiştir.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
E - İl Sağlık Müdürlüğü Binası
Kars’ın tarihî dokusu içinde parlayan mimarî yapılarından biri olan Kars İl Sağlık Müdürlüğü binası, 19. yüzyıl sonları veya 20. yüzyıl... DEVAMINI OKU

Kars’ın tarihî dokusu içinde parlayan mimarî yapılarından biri olan Kars İl Sağlık Müdürlüğü binası, 19. yüzyıl sonları veya 20. yüzyıl başlarında Rus hâkimiyeti döneminde inşa edilmiştir. Zamanın etkileyici mimarî detaylarını yansıtan bu bina, Kars’ın zengin kültürel mirasında önemli bir yere sahiptir. 1980 yılında gerçekleştirilen onarım çalışmaları sonrası bir süre Kars Devlet Hastanesi olarak kullanılmış olan yapı, günümüzde İl Sağlık Müdürlüğü olarak hizmet vermektedir.

Bina, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ana mekân ve kuzeydoğu köşesinden eklemlenmiş “L” planlı yan mekân ile dikkat çeker. Bodrum kat üzerine üç katlı olarak inşa edilmiş bu yapı, sağlamlığı ve zarafeti ile göz kamaştırır.

Binanın en dikkat çekici kısmı olan batı cephesi, ana caddeye açılarak tarihi bir görkem sergiler. Dikdörtgen formlu pencereler, binaya simetrik bir düzen kazandırırken, korint başlıklı gömme sütunlar ve bitkisel motifli süsleme kuşakları cephedeki zarafeti artırır. Ayrıca cephenin üzerini süsleyen rozetler ve madalyonlar, binaya sanatsal bir zenginlik katar.

Binada kullanılan BarokArt Nouveau ve Baltık tarzlarının harmanlanması, Anadolu’da nadir bulunan eklektik tarzın çarpıcı bir örneğini oluşturur. Bu farklı üslupların kusursuz bir şekilde kaynaşması, binaya zamansız bir estetik kazandırırken, onu Kars’ın mimarî mirasında eşsiz bir yapıya dönüştürür.

Kars İl Sağlık Müdürlüğü binası, sadece bir sağlık kurumu olmanın ötesinde, Kars’ın Rus işgali dönemi mimarî özelliklerini en iyi şekilde yansıtan yapılardan biridir. Zamanla değişen işlevleriyle Kars’ın toplumsal hayatına hizmet eden bu yapı hem tıp hem de mimarî açıdan şehrin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Tarihî özellikleriyle ziyaretçilerine adeta bir zaman yolculuğu sunar.

Kars’ın zengin mimarî mirasının bir temsilcisi olan Kars İl Sağlık Müdürlüğü binası hem kültürel hem de tarihî açıdan büyük bir öneme sahiptir. "Tarihi Kimliğiyle Kars Kenti Projesi" kapsamında gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarıyla binanın tarihî kimliği korunmuş ve modern Kars’ın turizm potansiyelinin artırılmasına katkı sağlanmıştır. Bu bina, Kars’ın mimarî dokusunu anlamak ve keşfetmek isteyen ziyaretçiler için kaçırılmaması gereken bir duraktır.

Tarihe ve mimariye ilgi duyan ziyaretçiler için Kars İl Sağlık Müdürlüğü Binası mutlaka görülmesi gereken bir yapıdır. Bina, dış cephedeki zarif detayları ve iç mekânın tarih kokan atmosferiyle, şehrin mimarî mirasına dair önemli bir keşif noktasıdır. Her detayı özenle tasarlanmış bu yapı, Kars’ın tarihî ve kültürel zenginliğine ışık tutan nadide bir eserdir.

Bu bina, Kars’ın Rus mimarisi ile zenginleşen kent dokusunda önemli bir simge olarak yer alır. Barok, Art Nouveau ve Baltık tarzlarının zarif uyumu, yapıyı Kars’ın mimarî mirasının bir şaheseri haline getirir. Geçmişten günümüze pek çok farklı işlevi üstlenmiş olan bu yapı, bugün Kars’ın sağlık sektörüne hizmet etmeye devam ederken, tarihî kimliğini ve mimarî estetiğini korumaktadır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
F - Kars Belediye Binası
Kars’ın tarihî dokusunu en iyi yansıtan yapılardan biri olan Kars Belediye Binası, 19. yüzyıl sonlarında Baltık mimarî tarzında inşa edilmiş etkileyici bir... DEVAMINI OKU

Kars’ın tarihî dokusunu en iyi yansıtan yapılardan biri olan Kars Belediye Binası, 19. yüzyıl sonlarında Baltık mimarî tarzında inşa edilmiş etkileyici bir yapıdır. İlk olarak Kars’ın ilk Kız Lisesi binası olarak kullanılan bu yapı, şehrin eğitim ve kültürel tarihine dair önemli bir miras niteliğindedir. 1903 yılında, binaya ikinci kat eklenmiş ve Rus İmparatorluğu döneminde Rus Karargâh Binası olarak hizmet vermiştir.

Cumhuriyetin ilânına kadar Kız Lisesi olarak hizmet veren yapı, 1923 yılından itibaren Belediye Binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. 2005 yılında kapsamlı bir restorasyondan geçirilen bina, hâlen Kars Belediyesi’nin yönetim merkezi olarak kullanılmaktadır. Hem tarihî mirasını hem de işlevsel yapısını koruyarak Kars’ın kültürel zenginliğini gözler önüne sermektedir.

Kars Belediye Binası, eğimli bir arazi üzerinde “L” planlı olarak inşa edilmiş, bodrum kat üzerine iki katlı bir yapıdır. Binanın doğu ve güney cepheleri anıtsal nitelikte olup Baltık mimarî tarzının zarif detaylarını taşır. Bu cephelerde Baltık tarzının sade ve işlevsel çizgileri, Neo-Klasik, Neo-Barok ve Art-Nouveau gibi üsluplarla birleşerek görkemli bir yapıyı ortaya çıkarmıştır.

Cephelerde dikkat çeken unsurlar arasında, Neo-Klasik tarzda sütunceler ve iyon sütun başlıkları yer alır. Ayrıca pencerelerde kullanılan Neo-Barok taerzdaki volütlü akantlardan oluşan kilit taşları, yapıya zarif bir estetik kazandırmıştır. Giriş kapılarının üzerindeki Art-Nouveau tarzda bitkisel bezemeli demir şebekeli balkonlar, yapının mimarî zarafetini vurgulayan önemli detaylar arasındadır.

Ana giriş kapısının üzerinde yükselen Neo-Rönesans tarzda tasarlanmış alınlık, binanın anıtsal havasını güçlendiren ve yapıyı daha da etkileyici kılan bir unsurdur. Bu mimarî detaylar, Kars Belediye Binası’nı sadece bir yönetim binası olmaktan çıkarıp, Kars’ın tarihî ve kültürel mirasının önemli bir simgesi haline getirmektedir.

Kars Belediye Binası, mimarî zenginliği ve tarihî geçmişiyle Kars’ı keşfetmek isteyen ziyaretçiler için büyüleyici bir durak sunar. Baltık, Neo-Klasik, Neo-Barok ve Art-Nouveau gibi farklı mimarî tarzların zarif bir şekilde harmanlandığı bu bina, Kars’ın kültürel ve tarihî dokusunu yakından hissetmek için eşsiz bir fırsat sağlar. Kars’ı ziyaret edenler, bu tarihî yapının önünde durup, şehrin geçmişine dair derin bir anlayış kazanabilir.

Belediye binasının bulunduğu konum, ziyaretçilere Kars’ın tarihî ve kültürel yaşamına dair pek çok bilgi sunar. Hem işlevsel hem de estetik açıdan dikkat çekici olan bu yapı, şehirdeki diğer tarihî yapılarla birlikte Kars’ın mimarî ve kültürel zenginliğinin önemli bir parçasıdır.

Kars Belediye Binası, tarihî dokusuyla hem Kars’ın geçmişine hem de bugüne ışık tutan bir simge yapıdır. Bu etkileyici yapı, şehirdeki mimarî çeşitliliği ve kültürel derinliği en iyi şekilde yansıtır. Kars’a gelen her ziyaretçi, bu bina aracılığıyla şehrin köklü tarihine ve kültürel mirasına tanıklık edebilir.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
G - Atatürk Çocuk Kütüphanesi
Kars’ın tarihî yapıları arasında yer alan Atatürk Çocuk Kütüphanesi, Baltık mimarisinin zarif detaylarını barındıran ve kentin mimarî zenginliğini gözler önüne... DEVAMINI OKU

Kars’ın tarihî yapıları arasında yer alan Atatürk Çocuk Kütüphanesi, Baltık mimarisinin zarif detaylarını barındıran ve kentin mimarî zenginliğini gözler önüne seren etkileyici bir yapıdır. İki katlı olarak inşa edilen bu bina, 1878-1918 yılları arasında, Kars’ın Rus işgali döneminde yaptırılmış olup, Baltık mimarisinin şehrimizde yapılan son örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. 1923 yılından sonra bina, Kars Kız Mektebi olarak kullanılmış ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Kars’a ziyareti sırasında dikkat çeken yapılar arasında yer almıştır.

Mustafa Kemal Atatürk 6 Ekim 1924 tarihinde Kars’ı ziyaret ettiğinde, bu yapıyı ziyaret ederek onurlandırmıştır. Bu dönemde Kız Mektebi olarak kullanılan yapı, 1970 yılında yenilenerek Atatürk Çocuk Kütüphanesi olarak hizmet vermeye başlamıştır. Günümüzde hâlâ aynı işleviyle şehre hizmet eden yapı, Kars’ın eğitim ve kültürel hayatına büyük katkıda bulunmaya devam etmektedir. Kütüphane, Karslı çocukların ve gençlerin bilgiye ulaşma yolunda en değerli mekânlarından biridir.

Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı olarak inşa edilen bu iki katlı yapı düzgün kesme taşlarla örülmüş olup, ana caddeye bakan batı cephesiyle dikkat çeker. Neo-Klasik tarzda tasarlanan batı cephesi, estetik bir zarafetle bezenmiş ve yatay doğrultuda uzanan silmelerle katlar belirginleştirilmiştir. Her iki katta yer alan basık kemerli dikdörtgen pencereler, yapıya hem simetri hem de dengeli bir görsellik katmıştır.

Alt katta kuzeybatı ve güneybatıda yer alan iki giriş kapısının önünde bulunan sundurmalar, binanın girişlerini koruyucu bir unsur işlevi görmektedir. Üst katta yer alan balkon çıkıntısı ise, Art-Nouveau tarzında yapılmış ajur tekniğindeki bitkisel bezemeli şebekeler ile süslenmiştir. Bu detaylar yapıya hareketlilik katarken, dönemin sanat anlayışını da yansıtmaktadır. Doğu cephesinde bulunan ahşap balkon çıkıntısı ise iki kat yüksekliğinde olup, binaya estetik bir derinlik kazandırmaktadır.

Atatürk Çocuk Kütüphanesi, mimarî zenginliğinin yanı sıra Kars’ın kültürel mirasını koruyan önemli bir yapıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün ziyaret ettiği bu yapı, kentin tarihine damga vuran önemli olaylara tanıklık etmiş, daha sonra eğitim ve kültür merkezi olarak kullanılmıştır. Kütüphane, çocukların ve gençlerin okuma alışkanlığı kazanmaları, bilgiye ulaşmaları ve kültürel gelişimlerini desteklemeleri için önemli bir rol oynamaktadır.

Atatürk Çocuk Kütüphanesi, mimarî meraklıları ve tarihe ilgi duyan ziyaretçiler için büyüleyici bir duraktır. Binanın zarif taş işçiliği, Neo-Klasik ve Art-Nouveau tarzını detayları ile Kars’ın tarihî dokusunu keşfetmek isteyenler için kaçırılmaması gereken bir deneyim sunar. Bu yapı, Kars’ın hem tarihî mirasını hem de kültürel kimliğini anlamak için eşsiz bir fırsattır.

Kars’a gelen her ziyaretçinin mutlaka görmesi gereken bu yapı, Atatürk’ün izlerini taşıyan tarihî ve zarif mimarisiyle unutulmaz bir keşif sunar. Atatürk Çocuk Kütüphanesi, tarihle iç içe geçmiş bir kültür mirası olarak Kars’ın en önemli noktalarından biridir.

 

 

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
H - Serhat Kalkınma Ajansı Binası
Baltık mimarisinin büyüleyici atmosferinin en keskin detaylarına sahip olan Serhat Kalkınma Ajansı Hizmet Binası'nın kesin inşa tarihi bilinmemekle beraber,... DEVAMINI OKU

Baltık mimarisinin büyüleyici atmosferinin en keskin detaylarına sahip olan Serhat Kalkınma Ajansı Hizmet Binası'nın kesin inşa tarihi bilinmemekle beraber, yapının Rus işgali döneminde, 1878-1918 yılları arasında yaptırıldığı kabul edilmektedir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Kars Ordu Evi olarak kullanılan yapı, günümüzde Serhat Kalkınma Ajansı tarafından kullanılmaktadır. Dikdörtgen planlı ve iki katlı olarak inşa edilen yapı köşeye konumlandırılmıştır.

Doğu ve kuzey yöndeki cepheleri Baltık mimari üslup ve bezeme öğeleri ile düzenlenmiştir. Giriş kapısının önünde kesme taştan yapılmış payelere oturan yuvarlak kemerli ve kırma çatı ile kapatılmış sundurma yer almaktadır.

Binanın üst kat cephesi, Neo-Klasik üsluptaki iyon nizamında sütun başlıkları olan çifte sütuncelerle bölümlere ayrılmıştır. Burada Neo-Barok üslupta volütlü akantlardan oluşan kilit taşları ile vurgulanan dar ve geniş dikdörtgen pencerelere yer verilmiştir. Art-Nouveau üslubunda yapılmış kabartma bitkisel motiflerin işlendiği kartuşlar katları ayırmaktadır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
I - Rus Konsolosluk Binası
Rusların işgal dönemlerinde Hollandalı mimarlara yaptırdığı bu özel binaların büyük çoğunluğu günümüzde  konut olarak kullanılmaktadır. Rus Konsolosluk Binası'da bunlardan... DEVAMINI OKU

Rusların işgal dönemlerinde Hollandalı mimarlara yaptırdığı bu özel binaların büyük çoğunluğu günümüzde  konut olarak kullanılmaktadır. Rus Konsolosluk Binası'da bunlardan bir tanesi olarak günümüze kadar ayakta kalmıştır. Yüksek pencereleri, iki farklı tonda bazalt taştan inşa edilmiş dış cephesi ve meşhur süslü demir balkonu ile Kars'ın meşhur tarihi yapılarının başında gelen göz alıcı bir binadır.

Kesin inşa tarihi bilinmeyen Rus Konsolosluk Binası'nın Rus işgali döneminde, 1878-1918 yılları arasında yaptırıldığı düşünülmektedir. 1970 yılına kadar Rus Konsolosluk Binası olarak kullanılmıştır. Kuzey-güney doğrultusunda eğimli arazi üzerine inşa edilen yapı, dikdörtgen planlı bodrum kat üzerine iki katlıdır.

Pahlanarak keskinliği yumuşatılmış olan kuzeydoğu cephede Art-Nouveau üslubunda yapılmış bitkisel bezemeli, demir şebekeli ve köşeli balkon çıkıntısı yer almaktadır. Yapıda iki renkli taş işçiliği hâkim olup kontrast renklerin farklı dizilimiyle cephelerde hareketlilik sağlanmıştır. Neo-Barok üsluptaki kilit taşları heykelsi etki katmıştır.

Cephe, aralarında küçük kulelerin yer aldığı parapetler ve bu parapetlerin arasındaki bitkisel bezemeli demir şebekelerle sonlandırılmıştır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
J - Eski Öğretmen Evi (İlim Yayma Cemiyeti) Binası
Kars’ın tarihî ve mimarî zenginliğini yansıtan yapılardan biri olan Eski Öğretmen Evi (İlim Yayma Cemiyeti) Binası’nın, Rus işgali döneminde 1878-1918 yılları arasında... DEVAMINI OKU

Kars’ın tarihî ve mimarî zenginliğini yansıtan yapılardan biri olan Eski Öğretmen Evi (İlim Yayma Cemiyeti) Binası’nın, Rus işgali döneminde 1878-1918 yılları arasında inşa edildiği kabul edilmektedir. Bu etkileyici yapı, Cumhuriyet döneminde farklı amaçlarla kullanılmış olup, Kars’ın tarihi boyunca birçok önemli işlev üstlenmiştir. Bir dönem Ziraat Bankası olarak hizmet veren bina, 1984 yılında Öğretmen Evi olarak kullanılmış ve Kars’ın eğitim hayatına katkıda bulunmuştur.

2005-2014 yılları arasında ise Kafkas Üniversitesi Devlet Konservatuarı olarak kullanılmış olan bu yapı, günümüzde İlim Yayma Cemiyeti Gençlik ve Kültür Merkezi olarak hizmet vermektedir. Geçmişi boyunca farklı işlevlerle kullanılsa da yapı, her zaman Kars’ın kültürel ve sosyal yaşamında önemli bir yer tutmuştur.

Baltık mimarî tarzının önemli bir temsilcisi olan bu bina, doğu-batı doğrultusunda ve bulunduğu caddenin köşesine konumlandırılmıştır. Yapı dikdörtgen planlı olup, bodrum kat üzerine iki katlı olarak tasarlanmıştır. Binanın kuzeybatı köşesi pahlanarak (yuvarlatılarak) yumuşatılmıştır. Bu köşe, döneminin mimarî karakteristiklerine uygun olarak zarif bir tepelik ile sonlandırılmıştır. Baltık mimarisine özgü bu detaylar, yapının estetik açıdan zengin ve zarif bir görünüme sahip olmasını sağlamaktadır.

Yapının üst katında, köşelere denk gelen bölümlerde dikkat çekici Art-Nouveau tarzında balkon çıkıntıları bulunmaktadır. Bu balkonlar yapıya sanatsal bir zarafet katarken, aynı zamanda dönemin mimarî tarzını yansıtan önemli unsurlardır. Pencerelerin alınlık kısmında yer alan kabartma bitkisel bezemeler, yapının mimarî detaylarını tamamlayan ince işçilikler arasında yer almaktadır. Bu bezemeler, yapının dış cephesine estetik bir derinlik katmakta ve ziyaretçilere tarihî bir mimarî deneyim sunmaktadır.

Eski Öğretmen Evi (İlim Yayma Cemiyeti) Binası, Kars’ın hem eğitim hem de kültürel yaşamında önemli bir rol oynamış ve mimarî yapısıyla dikkat çekmiştir. Baltık mimarisinin zarif detaylarını taşıyan bu yapı, şehirdeki tarihî dokunun korunması açısından önemli bir yer tutmaktadır. Farklı dönemlerde farklı işlevler üstlenen bu bina, Kars’ın modernleşme sürecindeki dönüşümlere tanıklık etmiş ve bu süreçteki değişimlerin bir parçası olmuştur.

Yapının restorasyonu ve günümüzde İlim Yayma Cemiyeti Gençlik ve Kültür Merkezi olarak kullanılması, binanın tarihî değerinin korunarak gelecek nesillere aktarılmasını sağlamıştır. Bu yapı, Kars’ın tarihî mirasında önemli bir sembol haline gelmiş ve şehirdeki kültürel yaşamın önemli bir merkezi olmuştur.

Kars’ı ziyaret eden mimarî ve tarih meraklıları için Eski Öğretmen Evi (İlim Yayma Cemiyeti) Binası, kaçırılmaması gereken önemli bir yapıdır. Binanın dış cephesindeki zarif detaylar, Art-Nouveau balkon çıkıntıları ve kabartma bezemeler, ziyaretçilere geçmişin mimarî zenginliğini göstermektedir. Baltık mimarisinin dikkat çekici bir örneği olan bu yapı, Kars’ın çok katmanlı tarihini ve kültürel mirasını anlamak için önemli bir fırsat sunmaktadır.

Eski Öğretmen Evi (İlim Yayma Cemiyeti) Binası, Kars’ın tarihî mirasının korunması ve yaşatılması açısından önemli bir yapıdır. Mimarî açıdan zengin detaylara sahip olan bu yapı, Kars’ın geçmişini yansıtan bir sembol olarak şehrin kültürel ve sosyal yaşamına katkı sağlamaya devam etmektedir. Tarihî dokusuyla Kars’ı ziyaret eden herkesin dikkatini çekecek bu yapı, şehrin zengin tarihî mirasında önemli bir yer tutmaktadır.

 

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
K - Yusuf Paşa Cami
Tarihi dokusuyla ziyaretçilerin ilgisini çeken Yusuf Paşa Cami, Kuzeydeki taçkapısı üzerinde bulunan kitabeye göre Sultan IV. Mehmed zamanında, 1074/1663-64... DEVAMINI OKU

Tarihi dokusuyla ziyaretçilerin ilgisini çeken Yusuf Paşa Cami, Kuzeydeki taçkapısı üzerinde bulunan kitabeye göre Sultan IV. Mehmed zamanında, 1074/1663-64 yılında Beylerbeyi Seyyid Yusuf Bey tarafından yaptırılmıştır.

Özellikle cami içerisinde bulunan ahşap işçilikler tarih severler için mutlaka görmeleri gereken yerler arasındadır.

Cami; orijinal haliyle kareye yakın dikdörtgen planlı, ahşap destekli ve düz dam ile örtülü iken son onarımlarda aslına uygun olarak tamamen yenilenmiştir.

Mihrap nişi, bazalttan iki renkli taş işçiliğiyle kesme taş malzemelidir. Dikdörtgen bir çerçeve içerisinde sivri kemer formludur. Nişin içerisi beş köşeli olarak düzenlenmiştir.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
L - Tuncer Güvensoy'un Evi
Yapımı 1890'lı yıllara ait olan Tuncer Güvensoy'un Evi, yer yer soylu bir İngiliz şatosunu, yer yer bir Fransız şövalyesinin malikanesini,... DEVAMINI OKU

Yapımı 1890'lı yıllara ait olan Tuncer Güvensoy'un Evi, yer yer soylu bir İngiliz şatosunu, yer yer bir Fransız şövalyesinin malikanesini, yer yer bir Avusturya prensinin konağını, yer yer de bir Rus çarının av köşkünü çağrıştırıyor.

Tarihin, coğrafyanın, kültürün ve geleneğin emek ve alınteriyle zarif buluşmasının yaşandığı Tuncer Güvensoy'un Evi'n,n giriş kapısı alınlığındaki kitabesine göre 1890 yılında inşa edilmiştir.

1923 yılından sonra Ticaret Borsası Binası olarak hizmet vermiştir. 1999 yılında restore edilmiştir. Günümüzde konut olarak kullanılmaktadır. 

Bina, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve tek katlıdır. İç mekân küçük bir hole açılan ve bu holden geçilen büyük bir salonun etrafında sıralanan birimlerden oluşmaktadır. Baltık mimarisinin önemli temsilcilerinden olan yapının batıya bakan cephesi eklektik üslupta tasarlanmıştır. Kuzey yöndeki yuvarlak kemerli büyük bahçe kapısı silmelerle vurgulanan üçgen alınlıkla sonlandırılmıştır.

Ana giriş kapısının üzerinde yer alan alınlık kısmında Neo-Barok üsluptaki volütlü kemerler ve Neo-Klasik üsluptaki kasetler ile oluşturulan alınlık kısmında ise Ampir üslupta yapılmış perde motifleri ve inşa kitabesi mevcuttur. Cephe, saçak kısmında Ampir üsluptaki dişli frizlerle vurgulanarak bezemeli geniş bir parapetle sonlandırılmıştır. Doğu cephede ahşap bezemeli sundurma bulunmaktadır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
M - Demir Köprü
Kars Çayı üzerinde bulunan ve otantik görüntüsü ile tarihi bir yolculuğun kapılarını aralayan Demir köprünün Rus işgali zamanında yaptırıldığı... DEVAMINI OKU

Kars Çayı üzerinde bulunan ve otantik görüntüsü ile tarihi bir yolculuğun kapılarını aralayan Demir köprünün Rus işgali zamanında yaptırıldığı bilinmektedir.

Demir kafes biçimli olan köprü iki yanda kesme taş örgülü iki ayak üzerine oturmaktadır.

1899 yılında Ruslar tarafından Kars Çayı üzerine yapımış, 60 metre uzunluğunda, 105 ton ağırlığındaki tarihi Demir Köprü, yapımı devam eden Kars Barajı’nın suları altında kalmadan TIR’la tek parça halinde taşınarak, Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Paşaçayır kampüsü çevresinden akan Kars Çayı üzerine yerleştirilmişti.

 

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
N - Kars Kalesi
Kars’ın tüm ihtişamını kuşbakışı görebileceğiniz bir noktada yükselen Kars Kalesi, şehrin simgesi ve tarihî zenginliğinin bir yansımasıdır. Karadağ’ın en yüksek noktasına kurulmuş... DEVAMINI OKU

Kars’ın tüm ihtişamını kuşbakışı görebileceğiniz bir noktada yükselen Kars Kalesi, şehrin simgesi ve tarihî zenginliğinin bir yansımasıdır. Karadağ’ın en yüksek noktasına kurulmuş olan bu görkemli kale, şehrin kalbine adeta bir muhafız gibi bakar. Tarihî derinliği ve stratejik konumuyla Kars Kalesi, geçmişin izlerini süren ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunar.

Kalenin güney sur duvarları üzerindeki kitabesine göre, bu etkileyici yapı, 12. yüzyılın ortalarında Saltuklular'dan Melik İzzeddin’in veziri Firuz Akay tarafından inşa edilmiştir. Zaman içinde pek çok saldırı ve savaşa tanıklık eden kale, sık sık tahrip olmuş ve defalarca onarım görmüştür. Osmanlı döneminde Kars Kalesi'nin onarımlarına büyük önem verilmiş ve kale, Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle 1548 yılında, ardından da Lala Mustafa Paşa’nın 1579 yılındaki büyük imar faaliyetleri sırasında restore edilmiştir.

Kars Kalesi, doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen bir plan şemasına sahiptir ve bölgenin en stratejik noktalarından biri olan Karadağ’ın zirvesine kurulmuştur. Bu stratejik konumu, kaleye hem savunma hem de şehir üzerinde bir hâkimiyet sağlamıştır. Kale, surlarının yüksekliği ve genişliği ile ziyaretçilerine ihtişamlı bir görüntü sunar.

Kale içerisinde, kale mescidi ve türbesi, askeri amaçla kullanılan koğuşlar, kışla, cephanelik ve sarnıç gibi yapılar bulunmaktadır. Kalenin bu iç yapıları, tarih boyunca hem askerî hem de sosyal yaşamın merkezi olmuştur. Tarihi boyunca pek çok kez restore edilen kale, Osmanlı mimarisinin de izlerini taşımaktadır.

Kars Kalesi, ziyaretçilerine tarihin derinliklerine inen bir keşif sunar. Kale surları boyunca yürürken, geçmişin savaşlarına, imparatorlukların yükseliş ve düşüşlerine tanıklık eden bu yapı, her köşesinde yeni bir hikâye anlatır. Kalenin zirvesinden Kars’ın muhteşem manzarası izlenebilir; doğu-batı doğrultusunda uzanan tarihî surlar ve çevredeki doğal güzellikler, Kars’ı kuşatan bu kale sayesinde bir araya gelir.

Kale, aynı zamanda şehrin stratejik önemini de gözler önüne serer. Eski dönemlerde kervan yollarının üzerinde bulunan Kars, bu kale sayesinde hem iç hem de dış tehditlere karşı koruma sağlamıştır. Kars Kalesi, tarihin karanlık ve görkemli sayfalarına ışık tutarak, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar.

Kars Kalesi’ni ziyaret edenler, yalnızca bir tarihî yapıyı keşfetmekle kalmaz; aynı zamanda Kars’ın doğal ve kültürel zenginliklerine de tanıklık eder. Kaleye çıkarken şehrin üzerindeki serin rüzgâr, manzaranın büyüleyici atmosferiyle birleşir. Özellikle gün batımında kale, ziyaretçilerine muhteşem bir görsel şölen sunar.

Tarihe meraklı olanlar için Kars Kalesi, bin yıllık geçmişiyle keşfedilmeyi bekleyen bir hazine niteliğindedir. Kalede gezerken Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlü izlerini, Selçukluların zarif mimarî anlayışını ve tarih boyunca Kars’ın savunma stratejisini görmek mümkündür.

Kars Kalesi, şehirdeki en dikkat çekici ve simgesel yapılardan biridir. Tarihi boyunca birçok kez saldırıya uğrayan, yıkılan ve yeniden inşa edilen bu kale, ihtişamını her dönemde korumuş ve bugün de Kars’ın en önemli turistik cazibe merkezlerinden biri haline gelmiştir. Şehri keşfetmek isteyen turistler için Kars Kalesi, tarihin tozlu sayfalarını aralayacak ve unutulmaz bir gezi deneyimi sunacaktır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
O - On İki Havariler Kilisesi (Kümbet Cami)
Kars’ın turizmde dünyaca ünlü simgelerinden biri haline gelmiş olan On İki Havariler Kilisesi (Kümbet Cami), bin yılı aşkın geçmişiyle ziyaretçilerin... DEVAMINI OKU

Kars’ın turizmde dünyaca ünlü simgelerinden biri haline gelmiş olan On İki Havariler Kilisesi (Kümbet Cami), bin yılı aşkın geçmişiyle ziyaretçilerin ilgi odağı konumundadır. Bu etkileyici yapı, tarih boyunca hem kilise hem de cami olarak hizmet vermiş olup, Kars’ın çok kültürlü tarihine dair derin izler taşımaktadır.

Orta çağ mimarisinin zarif bir örneği olan On İki Havariler Kilisesi, yapımında kullanılan tekniklerle döneminin en önemli mimarî yapılarından biri olarak kabul edilir. Bazı araştırmacılara göre, kilisenin asıl adı Katedral’dir ve 19. yüzyıla kadar birçok kaynakta bu isimle anılmıştır. Ancak, yapının kubbesinde yer alan on iki havariyi simgeleyen kabartmalardan dolayı zamanla On İki Havariler Kilisesi olarak adlandırılmaya başlanmıştır.

Kilisenin kubbe kasnağının dış yüzeyinde, her biri bir havariyi temsil eden insan rölyefleri bulunur. Bu kabartmalar, yapının dinî ve sanatsal önemini vurgulayan nadide detaylardan biridir. On İki Havariler Kilisesi, 1064 yılında Selçukluların Kars’ı fethetmesiyle camiye çevrilmiş, İslam mimarisine de uyarlanmıştır. Rus işgali sırasında yeniden kilise olarak kullanılsa da yapı, tarih boyunca değişen siyasî ve dinî hâkimiyetlerin izlerini üzerinde taşımaya devam etmiştir.

Kümbet Cami’nin geçirdiği dönüşümler, Kars’ın tarihindeki farklı kültürlerin ve dinlerin bir arada nasıl var olduğunu göstermektedir. 1969-1980 yılları arasında müze binası olarak hizmet vermiş olan yapı, 1994 yılında tekrar cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kapsamlı bir restorasyondan geçirilerek bugünkü hâlini almıştır.

On İki Havariler Kilisesi (Kümbet Cami), Kars’ı ziyaret eden tarih ve mimarî meraklıları için kaçırılmaması gereken bir yapıdır. Yapının zarif rölyefleri ve ihtişamlı mimarisi hem Hıristiyan hem de İslam dünyasının izlerini taşıyan büyüleyici bir eser olarak öne çıkar. Orta çağ’dan günümüze kadar gelen bu mimarî şaheser, ziyaretçilere Kars’ın çok katmanlı tarihini ve zengin kültürel dokusunu anlamak için eşsiz bir fırsat sunmaktadır.

Kars’ın tarihî mirasında derin bir yolculuğa çıkmak isteyen herkes, On İki Havariler Kilisesi’ni keşfederek geçmişin izlerini günümüzde bulabilir. Hem mimarî hem de dinî önemiyle Kars’ın en değerli yapılarından biri olan bu yapı, tarih boyunca birçok dönüşüme tanıklık etmiş ve her dönemde kendine özgü bir kimlik kazanmıştır.

Bugün Kümbet Cami olarak bilinen bu yapının geçirdiği dönüşümler, Kars’ın kültürel zenginliğini ve tarihî derinliğini simgeler. Selçuklu, Osmanlı ve Rus dönemlerine tanıklık eden bu yapı, aynı zamanda Kars’ın doğu-batı kültürlerinin buluşma noktası olduğunu gösteren önemli bir mimarî eserdir. 2007 yılındaki restorasyon ile yeniden canlandırılan bu yapı, Kars’ın tarihî mirasında özel bir yere sahiptir.

Ziyaretçilerini tarihin derinliklerine taşıyan On İki Havariler Kilisesi (Kümbet Cami), Kars’ın simgelerinden biri haline gelmiş ve dünyaca ünlü bir turistik nokta olmuştur. Bu tarihî yapıyı ziyaret edenler, Kars’ın eşsiz tarihî ve kültürel zenginliğini keşfederek unutulmaz bir deneyim yaşar.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
P - Ebu’l Hasan Harakani Türbesi
Asırlardır medeniyetlere ev sahipliği yapmış Kars'ın her sokağında, her köşesinde tarih kokan bir mimariye rastlamak mümkündür. Geçmişin ruhunu, yaşanmışlıkları... DEVAMINI OKU

Asırlardır medeniyetlere ev sahipliği yapmış Kars'ın her sokağında, her köşesinde tarih kokan bir mimariye rastlamak mümkündür. Geçmişin ruhunu, yaşanmışlıkları ve kahramanlıkları sonuna kadar hissedebileceğiniz Kars sokakları tarihi sürprizlerle sizleri karşılıyor...

1033 yılında düşmanlara karşı savaşırken şehit düşen bir kahraman olan Ebu’l Hasan Harakânî adına yaptırılan ilk türbe 1064 yılında Kars’ın Alparslan tarafından fethedilmesinden sonra inşa edildi.

Geçen onlarca yıl içerisinde bazı değişikler geçirse de bu yapı günümüze kadar ulaşarak Kars’ın en önemli tarihi noktalarından biri olma özelliğini hâlâ taşımaktadır.

Ebu’l Hasan Harakani Türbesi'ni ziyaret etmeden önce etrafında bulunan diğer mezarların, yapıların ve türbenin özelliklerinin araştırarak daha derinlemesine bir tarihi yolculuğa çıkabilirsiniz.

Ebu’l Hasan’ın türbesinin yanında Evliya Camii bulunmaktadır. Türbenin ve caminin bulunduğu alanda ise 21 adet mezar bulunmaktadır. Dış kısımları çinilerle kaplanarak üzeri kubbe ile örtülmüştür.  Türbenin duvarlarında ise 3 adet küçük pencere yer alıyor, giriş kapısında da kitabe bulunuyor. Ayrıca türbenin avlusunun giriş kısmında da 1854 yılına ait bir kitabe daha bulunmaktadır. Giriş kapısındaki Osmanlı Türkçesi ile yazılan bu kitabe orijinal hâliyle korunmuş durumda. Kitabenin üzerinde ise ‘Hak nasip etti yapıldı merkad-i nev gülzar. Ebu’l Hasan Harakan şeyhi yattuğu bu yerdir ’şeklinde türbenin Ebu’l Hasan’a ait olduğuyla ilgili bir yazı bulunuyor.

Anadolu’nun Türkleşmesi için çalışan ve 11.yüzyılın tasavvufi âlimlerinden olan Ebu’l Hasan, müritleri ile beraber Anadolu insanına hizmette bulunmuş, yüksek tevazu sahibi bir evliya olarak bilinmektedir. 

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
Q - Evliya Cami
Kars’ın kültürel ve dinî mirası arasında önemli bir yere sahip olan Evliya Cami, şehrin tarihî zenginliğini yansıtan etkileyici bir yapıdır. Kaleiçi... DEVAMINI OKU

Kars’ın kültürel ve dinî mirası arasında önemli bir yere sahip olan Evliya Cami, şehrin tarihî zenginliğini yansıtan etkileyici bir yapıdır. Kaleiçi Mahallesi, Âşık Murat Çobanoğlu Caddesi üzerinde yer alan bu cami, Kars’ın çok katmanlı tarihine tanıklık eden önemli ibadet yerlerinden biridir. Evliya Cami’nin kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte, cami harap olduktan sonra 1579 yılında, Osmanlı Padişahı Sultan III. Murad döneminde ünlü Osmanlı devlet adamı Lala Mustafa Paşa tarafından yeniden yaptırılmıştır.

Evliya Cami, Osmanlı döneminin ihtişamlı imar faaliyetleri sırasında inşa edilmiş ve Kars’ın en önemli ibadet yerlerinden biri haline gelmiştir. 1617 yılında, Sadrazam Mehmed Paşa tarafından kapsamlı bir onarım geçiren cami, zaman içinde pek çok restorasyon görmüştür. Ancak, 1997 yılında, caminin minaresi haricinde büyük bir bölümü tamamen yıkılarak özgün olmayan bir biçimde yeniden inşa edilmiştir. Bu süreç, caminin tarihî dokusunu bir ölçüde değiştirse de yapının manevi değeri günümüze kadar korunmuş ve Kars’ın kültürel mirasının bir parçası olarak kalmıştır.

Evliya Cami’nin orijinal olarak günümüze ulaşabilen tek unsuru, caminin zarif minaresidirKahverengi düzgün kesme taş malzemeden yapılmış olan minare, Osmanlı mimarisinin zarif işçiliğini yansıtan önemli bir mimarî unsurdur. Minare, kare kaidelisekizgen pabuçluklusilindirik gövdeli ve tek şerefeli bir formdadır. Bu zarif ve dengeli mimarî yapı, Kars’ın tarihi içinde Osmanlı’nın estetik anlayışını ve işlevsel mimarisini yansıtan nadir örneklerden biridir.

Minare sadece estetik bir yapıt olmakla kalmayıp, aynı zamanda Kars’ın dinî ve sosyal hayatında önemli bir sembol olmuştur. Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen bu özgün yapı, Evliya Cami’nin tarihî derinliğini ve kültürel önemini gözler önüne sermektedir.

Evliya Cami, Kars’ı ziyaret edenler için hem tarihî hem de manevî bir deneyim sunmaktadır. Caminin zarif minaresi, ziyaretçileri Osmanlı dönemine geri götürürken, caminin içinde dolaşmak, şehrin köklü dinî geçmişine dair derin bir anlayış kazandırmaktadır. Evliya Cami, Kars’ın tarihî dokusunu ve Osmanlı mimarisinin zarafetini keşfetmek isteyenler için büyüleyici bir durak sunar.

Camiye gelen ziyaretçiler, Kars’ın tarihi boyunca dinî bir merkez olarak hizmet veren bu yapıda hem geçmişin izlerini sürebilir hem de bölgenin manevi atmosferini hissedebilir. Evliya Cami’nin zarif mimarisi ve tarihi, Kars’ın kültürel mirasına yapılan unutulmaz bir katkıdır.

Evliya Cami, Kars’ın dinî ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Caminin minaresi, Osmanlı döneminin mimarî zarafetini ve işçiliğini temsil eden önemli bir yapı olmasının yanı sıra, Kars’ın dinî yaşamının da simgesi olmuştur. Evliya Cami, şehri ziyaret eden tarih ve mimarî meraklıları için unutulmaz bir deneyim sunarken, Kars’ın tarihî dokusunu anlamak isteyen herkesin mutlaka görmesi gereken bir yapı olarak öne çıkmaktadır.

Kars Evliya Cami, geçmişin ve bugünün birleştiği bir noktada, tarihin derinliklerine doğru unutulmaz bir yolculuk sunmaktadır.

 

 

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
R - Ulu Cami
Osmanlı döneminde Kaleiçi Mahallesi’nde bulunan birkaç Osmanlı yapısından biri olan Kars Ulu Cami, ilk olarak 16. yüzyılda Sultan III. Murat... DEVAMINI OKU

Osmanlı döneminde Kaleiçi Mahallesi’nde bulunan birkaç Osmanlı yapısından biri olan Kars Ulu Cami, ilk olarak 16. yüzyılda Sultan III. Murat tarafından inşa edilmiş, fakat İran saldırıları sırasında Şah Abbas’ın orduları tarafından cami yıkılmıştır.

Ulu Cami, Sultan I. İbrahim döneminde 1643 yılında Kars Beylerbeyi Dilaver Paşa eliyle onarım görmüştür. 1773 yılında da Hacı İbrahim adlı bir kişi tarafından yeniden tamir edilmiştir. 1878-1918 yılları arasındaki Rus işgalinde silah deposu olarak kullanılmış ve 1918 yılında Ermeniler tarafından yakılmıştır. 1997 ve 2009 yıllarında onarımlar görerek tamamen yenilenmiştir.

Cami, orijinal haliyle kareye yakın dikdörtgen planlı, ahşap destekli ve düz dam ile örtülü iken son onarımlarda tamamen yenilenmiş ve kubbeli hale getirilmiştir. Günümüze sadece cephe duvarlarından birkaç bölüm ve mihrabı gelebilmiştir. Kesme taş malzemeli mihrap nişi, dikdörtgen bir çerçeve içerisinde sivri kemer formludur.

 

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
S - Vaizoğlu Cami
1579 tarihinde Osmanlı Padişahı III. Murad’ın emri ile Lala Mustafa Paşa tarafından Kars şehrini yeniden imar çalışmaları sırasında yaptırıldığı... DEVAMINI OKU

1579 tarihinde Osmanlı Padişahı III. Murad’ın emri ile Lala Mustafa Paşa tarafından Kars şehrini yeniden imar çalışmaları sırasında yaptırıldığı düşünülen Vaizoğlu Camii, Kaleiçi Mahallesi Mimar Oktay Ekinci Caddesi’nde, İç Kale’nin güney eteklerinde bulunmaktadır.

1604 yılında, Safeviler’in işgali ile yıkılan cami, kitabesine göre 1646 yılında Vaizzadelerden Hacı İbrahim Halil tarafından yeniden yaptırılmıştır. 1915 yılında, Ruslar tarafından minaresi yıkılmış ve 1976 yılına kadar bakımsız ve harap bir durumda kalmıştır. Bu tarihte yeniden onarılarak ibadete açılmıştır. Son yıllarda yeni bir restorasyon geçirmiştir.

Bazalttan ince ve kaba yonu taş malzemeden inşa edilen cami, yaklaşık kare planlıdır. Cephelerde yer yer devşirme malzemeye de rastlanır. Kuzeydeki taçkapısı sivri kemerli dar bir eyvan içerisinde basık kemerlidir. Kapı kemerinin hemen batısında, bugün için öndeki sundurmanın ahşap ayağı altında kalmış olan kitabesi bulunur. Caminin harimi dört ahşap sütun tarafından taşınan düz ahşap bir tavan ile örtülüdür. Ortadaki sütunlar, tavan göbeğinde kare bir alanı meydana getirir. Mihrap nişi, bazalttan kesme taş malzemeli ve dikdörtgen bir çerçeve içerisinde sivri kemer formludur. Nişin içerisi beş köşeli olarak düzenlenmiştir.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
T - Beylerbeyi Sarayı
Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan Beylerbeyi Sarayı, 5 asırlık tarihiyle Kars’ın göz alıcı yapılarından biridir. Yüzyıllar boyunca birçok... DEVAMINI OKU

Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan Beylerbeyi Sarayı, 5 asırlık tarihiyle Kars’ın göz alıcı yapılarından biridir. Yüzyıllar boyunca birçok kez hasar görmüş ve tahribata uğramış olmasına rağmen bu görkemli yapı, ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir. Beylerbeyi Sarayı, Kars’ın tarihî zenginliklerinden biri olarak, şehirde bir tarih kokulu gezi deneyimi sunmaktadır.

Kars Kalesi’nin güney eteklerinde bulunan Beylerbeyi Sarayı1579 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun doğudaki önemli fetihlerinden sonra Lala Mustafa Paşa tarafından büyük imar faaliyetleri esnasında yaptırılmıştır. Saray, Kars’ın Osmanlı dönemindeki yönetim merkezi olarak önemli bir rol üstlenmiş ve 19. yüzyılın sonlarına kadar aktif olarak kullanılmıştır. Bu yapı, Osmanlı Devleti’nin doğu sınırındaki askerî ve idarî gücünü simgeleyen önemli bir yapıdır.

Rus işgali sırasında saray büyük ölçüde tahrip olmuş ve âtıl duruma düşmüştür. Zamanla metruk hale gelen Beylerbeyi Sarayı, yıllar boyunca unutulmuş bir hazine olarak kalmıştır. 2017 yılında, Kars Müzesi tarafından yapılan kazı çalışmalarıyla sarayın batısında yer alan müştemilatın temel seviyesinde kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Bu kazılar, sarayın geçmişte ne kadar geniş ve işlevsel bir yapı olduğunu gözler önüne sermektedir.

Yapılan kazıların ardından saray kapsamlı bir restorasyon sürecinden geçirilmiş ve yeniden ayağa kaldırılmıştır. Restorasyon sonrası bu tarihî yapı, günümüzde otel olarak hizmet vermektedir. Beylerbeyi Sarayı’nın otel olarak kullanılması hem tarihi koruma hem de turistik amaçlarla bu görkemli yapının yaşatılmasına olanak tanımaktadır. Sarayın restore edilmiş hali, ziyaretçilere Osmanlı mimarisinin zarafetini ve Kars’ın tarihine dair derin bir bakış sunmaktadır.

Beylerbeyi Sarayı, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen bir alan üzerine inşa edilmiş olup, bodrum kat üzerine iki katlı olarak tasarlanmıştır. Saray, Osmanlı mimarisinin sadelikle birleşen ihtişamını yansıtan zarif detaylara sahiptir. Yapının iki katlı olması hem işlevsel hem de görsel olarak dengeli bir tasarım sunmaktadır. Sarayın geniş iç mekânları, Osmanlı dönemindeki idarî faaliyetlerin merkezi olma işlevini pekiştiren önemli unsurlardan biridir.

Sarayın etrafında yapılan kazılar, yapıya ait müştemilatın izlerini gün yüzüne çıkarmış ve yapının geçmişteki ihtişamını bir kez daha kanıtlamıştır. Kars’taki diğer tarihî yapılarla birlikte Beylerbeyi Sarayı, şehrin kültürel ve mimarî dokusuna derinlik katan önemli bir eserdir.

Beylerbeyi Sarayı, Kars’a gelen ziyaretçiler için hem tarihi hem de mimarî açıdan unutulmaz bir deneyim sunmaktadır. Osmanlı’nın doğu sınırındaki bu görkemli yapı, tarih ve kültüre ilgi duyanlar için büyüleyici bir keşif imkânı sağlar. Sarayın içinde dolaşan ziyaretçiler, 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin zarif detaylarını yakından inceleyebilir ve bu tarihî mekânda zamanın izlerini sürebilir.

Günümüzde bir otel olarak hizmet veren Beylerbeyi Sarayı, konuklarına geçmişin ihtişamıyla iç içe bir konaklama deneyimi sunmaktadır. Tarihin derinliklerinde bir yolculuğa çıkmak isteyenler için bu saray, sadece bir yapıt değil, aynı zamanda Osmanlı döneminin bir yansımasıdır.

Beylerbeyi Sarayı, Kars’ın zengin tarihî dokusunu oluşturan en önemli eserlerden biridir. Restorasyon sonrası kazandığı yeni işleviyle birlikte bu yapı hem şehri ziyaret eden turistler hem de tarihî mirasın korunmasına katkıda bulunmak isteyenler için bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Beylerbeyi Sarayı, Kars’ın tarihî zenginliğini ve Osmanlı mimarisinin zarafetini keşfetmek isteyen herkes için unutulmaz bir durak olarak öne çıkmaktadır.

 

 

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
U - Namık Kemal Evi
1853-1854 yıllarında vatan şairi Namık Kemal’in çocukluğunu geçirdiği ev olan Namık Kemal Evi, 18. yüzyıl sonları-19. yüzyıl başlarında Osmanlı konağı... DEVAMINI OKU

1853-1854 yıllarında vatan şairi Namık Kemal’in çocukluğunu geçirdiği ev olan Namık Kemal Evi, 18. yüzyıl sonları-19. yüzyıl başlarında Osmanlı konağı olarak inşa edilmiştir.

1852-1854 yılları arasında Kars Mutasarrıfı olarak görev yapan ve aynı zamanda da Namık Kemal’in dedesi de olan Abdullatif Paşa tarafından kullanılmıştır.

2006 yılında Kars Belediyesi tarafından onarılmıştır.

Günümüzde yine Kars Belediyesi’ne bağlı olarak Halk Ozanları Kültür ve Sanat Evi olarak kullanılmaktadır. Özgün plan ve mimarisinden uzaklaşan yapı, temel seviyesindedir.

Namık Kemal Evi bahçesindeki Minia Kars, kentin önemli tarihi binalarından oluşuyor. 20 eserin bulunduğu Minia Kars'ta Evliya Camii, Kümbet Camii, 12 Havarilar kilisesi, Defterdarlık binalarının yanı sıra sandık, insan figürleri ve kaz heykeli de yer alıyor. 

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
V - Ahmet Tevfik Paşa Konağı ve Diğer Osmanlı Evleri
Ahmet Tevfik Paşa Konağı, 19. yüzyıl başlarında son dönem Osmanlı mimarî tarzında inşa edilen görkemli bir yapıdır. Kars’ın tarihinde önemli bir... DEVAMINI OKU

Ahmet Tevfik Paşa Konağı, 19. yüzyıl başlarında son dönem Osmanlı mimarî tarzında inşa edilen görkemli bir yapıdır. Kars’ın tarihinde önemli bir yere sahip olan bu konak, 19. yüzyıl Kars Valilerinden Ahmet Tevfik Paşa'nın kullanımına sunulmuş ve zamanla onun adıyla anılmaya başlanmıştır. Bu yapı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemindeki mimarî zarafeti ve fonksiyonelliği bir arada sunan önemli bir miras olarak günümüze kadar ulaşmıştır.

Dikdörtgen planlı ve iki katlı olarak tasarlanan Ahmet Tevfik Paşa Konağı, Osmanlı mimarisinin son dönemlerinde yaygın olarak görülen sade ama işlevsel bir yapıya sahiptir. 2003 yılında restore edilmesine rağmen yapı günümüzde metruk haldedir. Konağın dış cephesinde yer alan taş işçiliği ve mimarî detaylar, Osmanlı dönemine özgü zarafeti yansıtırken, yapının bir zamanlar ihtişamlı bir yönetim ve yaşam merkezi olduğunu gözler önüne serer.

Konağın konumu ve mimarisi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kars’taki kültürel ve siyasal etkisini yansıtan önemli bir örnektir. Kars’ın soğuk iklimine uygun olarak tasarlanan kalın taş duvarlar ve geniş pencereler hem estetik hem de fonksiyonel bir yapının nasıl inşa edildiğini göstermektedir.

Ahmet Tevfik Paşa Konağı’nın kuzey ve doğusunda, geleneksel Osmanlı konut mimarisini yansıtan diğer Osmanlı evleri bulunmaktadır. Bu evler, dönemin yaşam tarzını ve sosyal yapısını anlamak açısından önemli ipuçları sunmaktadır. Ancak şu anda tamamı metruk halde olan bu evler, zamanla tanınmayacak duruma gelmiştir ve bakımsızlıktan dolayı yıkılma noktasındadır. Yine de bu evlerin kalıntıları, Kars’ın Osmanlı dönemindeki zengin kültürel mirasına dair izler taşımaktadır.

Bu evler, Osmanlı konut mimarisine özgü haremlik ve selamlık gibi sosyal bölümlere ayrılmış geniş planları, iç mekân süslemeleri ve ahşap detayları ile dikkat çekerdi. Ayrıca, geniş iç avlulara sahip olan bu yapılar, ailelerin bir arada yaşadığı ve sosyal etkileşimlerin yoğun olduğu alanlardı. Günümüzde bu evlerin ayakta kalan bölümleri, Osmanlı mimarisinin sade ama işlevsel yapısını anlamak için önemli birer kaynak olarak kabul edilmektedir.

Ahmet Tevfik Paşa Konağı ve çevresindeki Osmanlı evleri, Kars’ın Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki kültürel ve mimarî dokusunu gözler önüne seren önemli yapılar arasında yer alır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde Kars’ın nasıl bir yönetim merkezi olduğunu anlamak isteyen ziyaretçiler için bu yapı, benzersiz bir keşif fırsatı sunar. Konağın restorasyonu ve korunması, şehrin tarihî mirasının bir parçası olarak büyük önem taşır.

Ahmet Tevfik Paşa Konağı ve çevresindeki Osmanlı evleri, Kars’ın tarihî dokusunu keşfetmek isteyen ziyaretçiler için büyüleyici bir deneyim sunmaktadır. Bu yapılar, Osmanlı döneminin mimarî zarafetini ve Kars’taki etkisini görmek isteyenler için kaçırılmaması gereken bir duraktır. Konağın ve diğer evlerin metruk durumda olması, bu yapıların restore edilerek geleceğe taşınmasının önemini bir kez daha vurgulamaktadır.

Ahmet Tevfik Paşa Konağı ve çevresindeki Osmanlı evleri, Kars’ın kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerindeki yaşam tarzını ve mimarî anlayışını yakından görmek isteyen ziyaretçiler, bu yapılar arasında adeta bir zaman yolculuğuna çıkarak, Kars’ın köklü geçmişine tanıklık edebilir.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
W - Katerina Oteli
Kars'ın eşsiz doğasının ve tarihi yapısının birbiri ile kucaklaştığı, Kars Kalesinin eteklerinde yer alan Otel Katerina Sarayı, kesin inşa tarihi bilinmemekle... DEVAMINI OKU

Kars'ın eşsiz doğasının ve tarihi yapısının birbiri ile kucaklaştığı, Kars Kalesinin eteklerinde yer alan Otel Katerina Sarayı, kesin inşa tarihi bilinmemekle beraber Rus işgali döneminde, 1878-1918 yılları arasında askeri bir bina olarak yaptırıldığı kabul edilmektedir.

Uzun bir süre Tugay Komutanlığı’na bağlı karargâh binası olarak kullanıldıktan sonra 1998 yılında Kafkas Üniversitesi İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesi’nin Dekanlık Binası olmuştur. 2017 yılından beridir de otel olarak hizmet vermektedir.

Baltık mimari üslupta inşa edilen yapı günümüzde Katerina Oteli olarak hizmet vermektedir. Kars Kalesi’nin kuzey yamacında Kars Çayı’nın hemen yanına konumlandırılmış olan yapı dikdörtgen planlı ve iki katlıdır. Bina Neo-Klasik üslupta yapılmış, orta kanatta dışa taşıntı yapılarak girişi vurgulanmıştır.

Cephe yatay silmelerle katlara ayrılarak her iki katta da basık kemerli, kabartma kilit taşı ile vurgulanmış pencere açıklıklarına yer verilmiştir. Binanın köşeleri taşların girintili çıkıntılı olarak örülmesi ile hareketlendirilmiştir. Cephe düz silmelerden oluşan kornişler ile sonlandırılmıştır. İç mekân, girişte geniş bir hol ve bu hole bağlı koridorlardan oluşmaktadır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
X - Paşa Konağı
Kars’ın tarihî dokusunun önemli bir parçası olan KAÜ-Paşa Konağı, şehrin her köşesinde karşınıza çıkabilecek görkemli yapılardan biridir. Kesin inşa tarihi... DEVAMINI OKU

Kars’ın tarihî dokusunun önemli bir parçası olan KAÜ-Paşa Konağı, şehrin her köşesinde karşınıza çıkabilecek görkemli yapılardan biridir. Kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte, konağın 1878-1918 yılları arasındaki Rus işgali döneminde askerî konak olarak inşa edildiği kabul edilmektedir. Tarihi boyunca birçok farklı işlev üstlenen bu yapı, Kars’ın kültürel ve mimarî mirasında önemli bir yere sahiptir.

1960’lı yıllarda konut olarak kullanılmaya başlanan yapı, 2011 yılında Kafkas Üniversitesi tarafından devralınmış ve Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Binası olarak işlevlendirilmiştir. Bu süreçte Paşa Konağı, tarihî ve mimarî önemi korunarak modern bir kullanım alanına dönüştürülmüştür. Kars’ın tarihini ve mimarî mirasını yaşatan bu yapı, bugün üniversite hayatına ev sahipliği yapmaktadır.

Baltık mimarî tarzı ile inşa edilmiş olan Paşa Konağı, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı ve tek katlı bir yapıdır. Yapı, eklektik tarz özelliklerini yansıtarak, birden fazla mimarî tarzın izlerini bir araya getirmiştir. Kuzey cephesinde görülen Neo-Rönesans etkileri, özellikle rüstik örgü ile oluşturulan payeler sayesinde cephe üç ana bölüme ayrılmıştır. Bu orta kısımda zarif kapı açıklığı ve pencereler yer almaktadır.

Pencereler Neo-Barok tarzında yapılmış olup, volüt şeklindeki kilit taşları ile vurgulanarak görkemli bir detay kazandırılmıştır. Yapının asıl giriş kapısı ahşap kanatlı olup, zarif bir Art-Nouveau tarzında tasarlanmış demir şebekeli sundurma ile korunmaktadır. Bu detaylar, yapının mimarî zenginliğini ve zarafetini ortaya koyan önemli unsurlar olarak öne çıkmaktadır.

Cephenin üst kısmı, silmelerle oluşturulan zarif kornişlerle sonlandırılmıştır. Binanın köşeleri ise dikkat çekici bir şekilde alınlıklarla taçlandırılmış olup, yapıya anıtsal bir görünüm kazandırmıştır. Bu mimarî unsurlar, Paşa Konağı’nın hem işlevsel hem de estetik bir yapı olmasını sağlamaktadır.

KAÜ-Paşa Konağı, Kars’ın Rus işgali dönemi mimarisinin en iyi örneklerinden biri olarak, şehrin zengin tarihî dokusunu temsil etmektedir. Hem askerî konak olarak inşa edilmesi hem de daha sonra farklı işlevler üstlenmesi, yapının tarihî önemini artırmaktadır. Özellikle Baltık ve eklektik tarzların bir araya getirildiği bu yapı, Kars’ın çok katmanlı kültürel geçmişini yansıtmaktadır.

Bu yapı, zaman içinde Kars’ın gelişen üniversite hayatına da önemli katkılarda bulunmuş ve günümüzde Kafkas Üniversitesi’ne ev sahipliği yaparak şehrin eğitim hayatında önemli bir rol üstlenmiştir.

Kars’ı ziyaret eden mimarî ve tarih meraklıları için KAÜ-Paşa Konağı, kaçırılmaması gereken bir keşif noktasıdır. Binanın dış cephesindeki zarif taş işçiliği, volütlü kilit taşları ve zarif sundurma gibi detaylar, ziyaretçilerine 19. yüzyıl mimarisinin ihtişamını yakından görme fırsatı sunmaktadır. Baltık ve Neo-Rönesans etkilerini bir arada barındıran bu yapı, Kars’ın tarihî dokusunu keşfetmek isteyenler için eşsiz bir duraktır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
Y - Konserve Fabrikası Binası
110 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Konserve Fabrikası, 1878-1918 yılları arasında Rus işgali sırasında inşa edilmiştir. Rus ordusunun... DEVAMINI OKU

110 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Konserve Fabrikası, 1878-1918 yılları arasında Rus işgali sırasında inşa edilmiştir. Rus ordusunun gıda ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan bu fabrika, Kars’ın zengin tarım ve hayvancılık kaynaklarını değerlendiren stratejik bir üretim merkezi olarak öne çıkmıştır. Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından yaklaşık 40 yıl boyunca Rus egemenliği altında kalan Kars’ta, Ruslar sadece sivil değil, aynı zamanda askerî amaçlarla da mimarî eserler inşa etmiştir. Bu fabrika da o dönemin askerî mimarisinin en önemli örneklerinden biridir.

Konserve Fabrikası, Üretim Tesisiİdari Bina ve Depo olmak üzere üç ayrı bölümden oluşmaktadır. Her biri işlevsel olarak tasarlanmış bu binalar, Baltık mimarisine uygun şekilde inşa edilmiştir. Fabrikanın tasarımı, sade ama sağlam yapılar ortaya koyan Baltık tarzının izlerini taşımaktadır. Fabrika binası, Kars’ın hayvancılıkla olan güçlü bağlarını ve bölgenin tarımsal potansiyelini en verimli şekilde kullanmak amacıyla tasarlanmıştır.

Kars şehir merkezinde yer alan bu fabrika, Rusların Kars’taki sivil ve askerî faaliyetlerinin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rus ordusunun gıda tedarikini karşılamak için kullanılan Konserve Fabrikası, o dönemde stratejik bir önem taşımıştır. Fabrikanın hem işlevselliği hem de mimarisi, Rusların Kars’ta bıraktığı izlerin bir parçasıdır ve şehrin çok katmanlı tarihine dair derin bir perspektif sunmaktadır.

Günümüzde, Konserve Fabrikası, Kars’ın tarihî ve endüstriyel mirasını yansıtan bir yapıdır. 110 yıllık tarihiyle bu yapı, ziyaretçileri zaman yolculuğuna çıkararak, Kars’ın Rus işgali dönemindeki ekonomik ve askerî faaliyetlerine tanıklık etmelerini sağlamaktadır. Hem mimarî meraklıları hem de tarih tutkunları için keşfedilmeye değer olan Konserve Fabrikası, Kars’ın zengin tarihî dokusunu daha yakından tanımak isteyen ziyaretçiler için kaçırılmaması gereken bir duraktır.

Konserve Fabrikası, Kars’ın endüstriyel geçmişini gözler önüne seren bir miras olarak, şehre gelen turistlere unutulmaz bir deneyim sunmaktadır.

 

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
Z - Bira Fabrikası Binası
Kars’ın zengin tarihî mirası içinde öne çıkan yapılardan biri olan Bira Fabrikası (Askerî Hamam), 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş olup,... DEVAMINI OKU

Kars’ın zengin tarihî mirası içinde öne çıkan yapılardan biri olan Bira Fabrikası (Askerî Hamam), 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş olup, her köşesinde tarihin izlerini barındırmaktadır. 1878-1918 yılları arasındaki Rus işgali döneminde bira üretim tesisi olarak kullanıldığı bilinen bu yapı, şehrin endüstriyel tarihine ışık tutan nadide örneklerden biridir. Cumhuriyetin ilânıyla birlikte askerî ihtiyaçlara hizmet etmek amacıyla askerî hamam olarak yeniden işlevlendirilmiştir. Günümüzde kullanılmayan yapı, Kars’ın zengin kültürel mirasını ve çok katmanlı geçmişini yansıtan önemli bir tarihî anıt olarak varlığını sürdürmektedir.

Kesin inşa tarihi bilinmeyen bu yapının, Ruslar tarafından bira fabrikası olarak tasarlanıp işletildiği, mimarî detayları ve dönemin endüstriyel tasarım anlayışıyla örtüşmektedir. 1923 yılından sonra askerî hamam olarak kullanılan yapı, Kars’ın toplumsal ve askerî hayatında önemli bir rol oynamıştır. Bu tarihî bina, şehrin farklı dönemlerindeki işlevsel değişimlere dair zengin bir anlatı sunmaktadır.

Yapı, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen bir alan üzerine kurulmuş tek katlı bir kâgir binadır. Bu tipik endüstriyel tasarım, dönemin fabrika yapılarında sıklıkla görülen işlevselliği ve sadeliği yansıtır. Güneye bakan cephede, belirli aralıklarla dizilmiş dikdörtgen planlı basık kemerli iki giriş kapısı dikkat çeker. Bu girişler, yapının endüstriyel işlevine uygun olarak sade ve sağlam bir yapı sağlarken, pencereler de aynı sade formu takip eder. Doğu ve batı cephelerinde sadece pencere açıklıkları mevcuttur, bu da yapının iç mekânın doğal ışıkla aydınlatılmasına olanak sağlamıştır.

Yapının mimarî detayları arasında öne çıkan unsurlardan biri de, kalan izlerden anlaşıldığı üzere yapının silmelerden oluşan saçakla sonlandırılmış olmasıdır. Bu silmeler, yapıya hafif bir dekoratif öğe katarken, dönemin endüstriyel binalarında sıklıkla görülen işlevsel sadelikle uyum içinde olmuştur. Toprak dam şeklinde tasarlanan üst örtü, yapının geleneksel bir mimarî unsuru olarak dikkat çeker ve bölgenin iklim koşullarına uygun olarak inşa edildiğini kanıtlar. Ayrıca binanın üzerinde, doğu cephedeki kapının üzerine denk gelecek şekilde yükselen küçük kare planlı bir blok bulunmaktadır. Bu bloğun, yapının işlevine dair ek bir yapı olabileceği ve binanın endüstriyel geçmişine dair önemli bir iz taşıdığı düşünülmektedir.

Bira Fabrikası olarak tasarlanan bu yapı, Kars’ın endüstriyel ve ekonomik gelişiminde önemli bir yer tutmuştur. Ancak Cumhuriyetin ilânıyla birlikte askerî hamam olarak kullanılması, yapının farklı dönemlerde değişen toplumsal ihtiyaçlara nasıl adapte olduğunu göstermektedir. Askerî hamam olarak uzun yıllar hizmet veren bina, Kars’ın askerî ve sosyal tarihine dair önemli bir tanık olarak kabul edilmiştir.

Bira Fabrikası (Askeri Hamam), Kars’ın endüstriyel ve askerî tarihine ilgi duyan ziyaretçiler için büyüleyici bir keşif noktasıdır. Yapının mimarî detayları, Rus işgali döneminde şehre kazandırılan Baltık mimarî tarzının endüstriyel tasarımla nasıl birleştirildiğini gösterir. Bugün kullanılmayan bu yapı, tarihe meraklı ziyaretçiler için Kars’ın farklı dönemlerine dair derin bir anlayış sunmaktadır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
AA - Albay Lake Köprüsü
Kars, yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve zengin kültürel mirasıyla dikkat çeken bir şehirdir. Bu mirasın önemli... DEVAMINI OKU

Kars, yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve zengin kültürel mirasıyla dikkat çeken bir şehirdir. Bu mirasın önemli bir temsilcisi olan Taş Köprü II, Kars’ın tarihî dokusu ve doğal güzellikleri arasında bir köprü görevi görmektedir. 19. yüzyılda, Osmanlı ordusunda görev yapan İngiliz Albay Lake tarafından inşa ettirilen bu köprü, Kars Çayı üzerinde yer alır ve Karadağ Tepesi’ndeki tabyalar ile Çakmak Tepesi’ndeki tabyalar arasında yol bağlantısını sağlamak amacıyla yapılmıştır.

Taş Köprü II, Kars’ın mimarî zenginliğini gözler önüne seren bir yapı olup, bazalttan düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir. Köprü, klasik bir mühendislik örneği sergileyen üç yuvarlak kemerli göze sahiptir. Bu gözler, Kars Çayı’nın akışına uyum sağlayacak şekilde tasarlanmış olup, köprünün hem estetik hem de işlevsel olmasını sağlamaktadır.

Köprünün sağlam yapısı, bölgenin sert kış koşullarına ve coşkun sularına dayanacak şekilde inşa edilmiş olup, yüzlerce yıldır ayakta kalmayı başarmıştır. Taş Köprü II, yalnızca bir geçiş noktası değil, aynı zamanda Kars’ın tarihî mimarisini yaşatan ve kente gelen ziyaretçileri tarihin derinliklerine götüren bir yapıdır.

Bahar aylarında, dağlardan eriyen kar suları ile coşan Kars Çayı köprünün altından akar ve çevresindeki ağaçlar çiçek açarak bölgeyi kartpostallık bir manzaraya dönüştürür. Baharın taze renkleri ve Kars Çayı’nın berrak suları, köprüye bakan ziyaretçilere büyüleyici bir doğa manzarası sunar. Özellikle fotoğraf meraklıları içi bu manzaralar Kars’ta unutulmaz kareler yakalamak için harika bir fırsat sunar.

Taş Köprü II, Kars’ı ziyaret edenler için hem tarihî hem de doğal güzelliklerin iç içe geçtiği özel bir yerdir. Kars Çayı’nın üzerinde yükselen bu köprü, şehrin stratejik ve kültürel önemi hakkında ipuçları verirken, etrafındaki doğa da ziyaretçilere huzur dolu bir atmosfer yaratır. Tarihî tabyalar arasında yer alan bu köprü, Kars’ın hem savaş dönemlerindeki stratejik önemini hem de doğal güzelliklerini gözler önüne serer.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
AB - Arap Tabya
Kars’ın tarihî yapıları arasında önemli bir yer tutan Arap Tabya, şehrin zengin askerî mirasının en güçlü sembollerinden biridir. Tabyalar, Kars’ı... DEVAMINI OKU

Kars’ın tarihî yapıları arasında önemli bir yer tutan Arap Tabya, şehrin zengin askerî mirasının en güçlü sembollerinden biridir. Tabyalar, Kars’ı düşman saldırılarından korumak için stratejik olarak inşa edilmiş savunma yapılarıdır ve Arap Tabya, şehrin bu tür savunma kalelerinin en büyüğü olarak öne çıkar. Kars’ın Kaleiçi Mahallesi'nde bulunan Karadağ Tepesi’nde yer alan ve Kars Çayı’na hâkim bir konuma sahip Arap Tabya, Kars’ın savunma tarihinde önemli bir rol oynamıştır.

Arap Tabya, Sultan Abdülmecit döneminde, 1848-1853 yılları arasında Erzurum Valisi Zarif Mustafa Paşa tarafından kurulan bir komisyon tarafından inşa edilmiştir. 19. yüzyılın ortalarında, Osmanlı İmparatorluğu’nun savunma stratejilerini geliştirdiği bir dönemde inşa edilen bu yapı, Kars’ın sınır bölgelerinde savunma hattını güçlendirmek amacıyla yapılmıştır. Şehirde bulunan 46 tabya arasında en büyüğü olan Arap Tabya, Osmanlı'nın askerî mühendislik alanındaki yetkinliğini gözler önüne seren önemli bir yapı olarak dikkat çekmektedir.

Arap Tabya, batıdan gelerek güneye doğru yönelen “L” şeklinde taş duvarlarla çevrili bir savunma hendeği ile korunmaktadır. Bu hendek, düşman saldırılarına karşı etkili bir savunma mekanizması olarak tasarlanmıştır. Tabya ana kurgusunun köşelerinde yer alan yarım yuvarlak planlı savunma mevzileri, yapıdaki askerî tasarımın detaylı ve stratejik düşünülerek yapıldığını gösterir. Bu mevziler hem düşmanı gözlemlemek hem de saldırılara karşı tabyayı korumak amacıyla yerleştirilmiştir.

Tabyanın içinde yer alan kışla binası, doğu-batı doğrultusunda yönlendirilmiştir. Kışla, askerlerin konakladığı ve savaşa hazırlandığı bir yer olarak hizmet vermiştir. İç kısımdaki bu yapılar, dönemin askerî ihtiyaçlarına göre tasarlanmış ve tabyanın işlevselliğini artırmıştır.

Arap Tabya, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kars'ı koruma amacıyla geliştirdiği güçlü bir savunma sisteminin parçasıdır. Kars, tarihi boyunca birçok kez işgale uğramış ve Osmanlılar için kritik bir sınır şehri olmuştur. Arap Tabya’nın stratejik konumu ve mimarî özellikleri, bu yapıların düşman saldırılarına karşı nasıl bir savunma hattı oluşturduğunu göstermektedir. Tabya, Osmanlı ordusunun düşman saldırılarını engellemek ve şehri korumak için kullandığı birincil savunma noktalarından biri olmuştur.

Arap Tabya, tarih ve askerî mimariye ilgi duyan ziyaretçiler için eşsiz bir keşif sunar. Yüksek konumu sayesinde Kars’ın doğal manzarasını ve Kars Çayı’nı gözler önüne seren bu yapı hem tarihî bir savunma mekanizmasını hem de Osmanlı İmparatorluğu’nun askerî gücünü yakından deneyimlemek isteyenler için ideal bir yerdir.

Ziyaretçiler Arap Tabya’da dolaşırken, savunma mevzilerinde yürüyebilir, askeri stratejilerin nasıl uygulandığını görebilir ve dönemin mühendislik harikası olan bu yapıyı keşfedebilir. Arap Tabya, Kars’ın zengin askerî geçmişine dair derin bir anlayış sunar ve şehrin tarihî dokusunu anlamak isteyenler için vazgeçilmez bir durak niteliğindedir.

Kars’ın tarihî zenginlikleri arasında yer alan Arap Tabya, ziyaretçilerini geçmişe götüren bir savunma yapısı olarak şehrin askerî mirasını gün yüzüne çıkarıyor. Osmanlı’nın güçlü savunma stratejilerini ve askerî mühendislik becerisini gözler önüne seren bu yapı, Kars’ın tarihî dokusunu keşfetmek isteyenler için unutulmaz bir deneyim sunuyor.

 

 

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
A - Ani Ebu’l Muammeran Cami
Ani Örenyeri’nin mistik atmosferinde, tarihin sessiz tanığı olarak ayakta kalan Ebü’l Muammeran Cami, Selçuklu dönemine ait mimarî izleriyle ziyaretçilerini büyülemeye... DEVAMINI OKU

Ani Örenyeri’nin mistik atmosferinde, tarihin sessiz tanığı olarak ayakta kalan Ebü’l Muammeran Cami, Selçuklu dönemine ait mimarî izleriyle ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir. Şehrin merkezinden geçen Aslanlı Kapı'dan başlayan çarşı yolunun ortasında yer alan bu cami, Ani'de halen varlığını sürdüren önemli İslamî yapılar arasında yer almaktadır.

Ebü’l Muammeran Cami'nin inşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak vaktiyle minare gövdesinde bulunan ve 1199 tarihli Farsça bir ferman içeren kitabe, bu yapının 12. yüzyılda Büyük Selçuklular tarafından inşa edildiğini düşündürmektedir. Selçuklu mimarisine ait izler taşıyan bu cami, dönemin ihtişamını ve sanatsal zarafetini yansıtır.

Bugün camiden geriye yalnızca temel seviyesinde kalıntılar kalmıştır. Bu nedenle caminin tam olarak nasıl bir plan ve mimarî yapıya sahip olduğu hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak mevcut kalıntılar, caminin doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olduğunu göstermektedir.

Caminin minaresi, Ani'deki Ebû'l Manuçehr Cami'nin sekizgen minaresine benzer mimarî özellikler sergiler. Kuzeydoğu köşede yer alan ve günümüzde kısmen yıkılmış olan minare, kare kaide üzerinde yükselen sekizgen gövdelidir. Bu karakteristik Selçuklu minare tarzı, döneminin sanatsal ve mimarî inceliklerini taşır.

Caminin batısında yer alan kare planlı bir kümbet, yapının mimarî bütünlüğünü tamamlayan bir diğer önemli unsurdur. Bu kümbet, muhtemelen dönemin önemli kişilerine ait bir mezar yapısı olup, İslam mimarisinde sıkça rastlanan türbe ve cami birlikteliğini yansıtır.

Ani Örenyeri'ni ziyaret edenler için Ebü’l Muammeran Cami, Selçuklu döneminin İslam mimarisi ve Anadolu’daki ilk cami örneklerinden birini keşfetmek adına büyüleyici bir duraktır. Caminin, Ebû'l Manuçehr Cami ile mimarî benzerlikler taşıması, Ani’nin İslamî kimliğini ve Selçuklu mimarisinin bu bölgedeki etkisini anlamak isteyenler için önemli ipuçları sunar.

Caminin kalıntıları arasında dolaşan ziyaretçiler, geçmişin ihtişamını ve derin maneviyatını hisseder. Minarenin kısmen yıkılmış gövdesi ve kümbet kalıntıları, zamanın durdurulamaz akışına rağmen ayakta kalmayı başarmış birer tanık niteliğindedir.

Ebü’l Muammeran Cami, bir ibadet yeri olmanın ötesinde, Selçuklu sanatı ve mimarisinin Anadolu’daki nadir örneklerinden biri olarak öne çıkar. Tarihsel derinliği ve mimarî detaylarıyla ziyaretçilerini büyüleyen bu cami, geçmişin sessiz fısıltılarını bugüne taşıyan bir yapı olarak Ani’nin zengin kültürel mirasının bir parçasıdır.

Ziyaretçileri büyüleyen doğal manzaralar ve tarih kokan atmosferiyle Ebü’l Muammeran Cami, Ani Örenyeri'nde unutulmaz bir keşif noktası olarak karşınıza çıkar. Geçmişin izlerini süren her tarih ve mimarî meraklısı için bu büyüleyici cami, Selçuklu döneminin sanat ve inanç dünyasına açılan bir kapı niteliğindedir.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
B - Ani Bezirhaneleri
Kars'ın kadim şehri Ani, sadece mimarisiyle değil, eski dönemlerde bezir yağı üretimiyle de ün salmış bir bölge olarak dikkat... DEVAMINI OKU

Kars'ın kadim şehri Ani, sadece mimarisiyle değil, eski dönemlerde bezir yağı üretimiyle de ün salmış bir bölge olarak dikkat çekmektedir. Bezirhaneler, keten tohumlarından elde edilen bezir yağını üretmek için kullanılan atölyelerdir ve Ani, bölgenin en önemli üretim merkezlerinden biri olarak, bu dönemde çok sayıda bezirhaneye ev sahipliği yapmıştır. Ani'deki bezirhaneler, şehrin ekonomi ve ticaret hayatının can damarı olmuş ve özellikle zanaatkârlık açısından büyük öneme sahip olmuştur.

Ani şehrinde günümüze kadar ulaşan bezirhaneler arasında en büyük ve dikkat çekici olanı, Aziz Amenap’rkitch Kilisesi’nin 95 metre kuzeybatısında yer almaktadır. Bu bezirhane, tarihi boyunca şehrin en önemli üretim tesislerinden biri olarak hizmet vermiştir. Simetrik olmayan dikdörtgen planıyla işlevsel bir yapı olarak tasarlanan bezirhane, Ani’nin sanayi geçmişine dair eşsiz bir örnektir.

Bezirhane içerisinde, keten tohumlarının ezilerek bezir yağı elde edildiği yuvarlak planlı seten taşı, yağın depolandığı yağ odası ve çalışanların görev aldığı görevli odası gibi çeşitli bölümler yer alır. Seten taşı, eski dönemlerde yağ üretiminde kullanılan en temel araçlardan biri olup, mekanik bir sistemle dönerek tohumların ezilmesini sağlar. Bu yapı, bezirhanelerin işleyişi ve Ani’nin üretim süreçlerine dair eşsiz bilgiler sunar.

Bezirhaneler, sadece Ani’nin ekonomik yapısının bir parçası değil, aynı zamanda bölgenin ticarî faaliyetlerinin de merkezi olmuştur. Bezir yağı, keten tohumlarından elde edilen ve özellikle boya, vernik ve yakıt olarak kullanılan değerli bir üründü. Bu yağ, eski dönemlerde hem bölgedeki zanaatkârlar hem de ticaret yapan tüccarlar için vazgeçilmez bir üründü. Ani’nin önemli bir ticaret merkezi olmasında bezirhanelerin katkısı büyüktür ve bu yapıların varlığı, şehrin sanayi tarihinde derin izler bırakmıştır.

Ani Bezirhaneleri, şehrin tarihî dokusunu derinlemesine keşfetmek isteyen ziyaretçiler için eşsiz bir durak olarak öne çıkmaktadır. Kars’ın kadim üretim geleneklerine tanıklık etmek ve Ani’nin sanayi geçmişine dair daha fazla bilgi edinmek isteyenler için bu bezirhaneler, kaçırılmaması gereken bir keşif noktasıdır.

 

 

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
C - Eskimo Usulü Balık Avlama
Kış mevsimi Çıldır Gölü'nde adeta bir doğa harikasına dönüşür. Sıcaklıkların -15°C'ye kadar düştüğü bu dönemde göl, kalınlığı 80 santimetreyi... DEVAMINI OKU

Kış mevsimi Çıldır Gölü'nde adeta bir doğa harikasına dönüşür. Sıcaklıkların -15°C'ye kadar düştüğü bu dönemde göl, kalınlığı 80 santimetreyi bulan bir buz tabakasıyla kaplanır. Bu doğa olayının büyüleyici atmosferi, ziyaretçilere 'Eskimo usulü' balık tutma deneyimi sunar. Gölün yüzeyinde oluşan bu kalın buz tabakası, doğal bir sahne gibi, macera arayanları kendine çeker.

Çıldır Gölü'nde balık avı, nesillerdir süregelen bir gelenektir. Yerel balıkçılar, soğuk kış günlerinde ellerine aldıkları kazma ve küreklerle buz tabakasını özenle kırar, ardından açtıkları deliklerden ağlarını gölün derin sularına bırakır. Bu süreç hem kol gücü hem de ustalık gerektirir. Ancak sonunda elde edilen ödül, bu çabanın çok ötesindedir. Gölün berrak sularında yakalanan balıklar, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda soğuk ortamda hayatta kalma mücadelesi veren canlılar olarak da büyük bir değer taşır.

Çıldır Gölü'nün zengin sualtı dünyası, balıkçılık tutkunları için gerçek bir cennet sunar. Gölün soğuk sularında “Göl Alası”, “Dağ Alası” ve “Kültür Alası” gibi farklı alabalık türleri yaşamaktadır. Ayrıca, Aynalı Sazan, Karabalık, Şafak Balığı, Kırmızı Kanat (Dımışka), Tahta Balığı, Bıyıklı Balık (Mirza) ve Gümüş Balığı gibi sazan türleri de bol miktarda bulunur. Bu zenginlik, Çıldır Gölü'nü sadece balık avı için değil, aynı zamanda doğa fotoğrafçılığı ve gözlemciliği için de bir cazibe merkezi haline getirir.

Çıldır Gölü'nde gerçekleştirilen balık avı sadece bir spor değil, aynı zamanda bölge kültürünün bir parçasıdır. Balıkçılar, bu zorlu koşullarda, doğa ile uyum içinde yaşamanın ve onun sunduğu nimetlerden faydalanmanın en güzel örneğini sergiler. Bu deneyim, ziyaretçilere, balık avlamanın ötesinde, bölgenin kültürel zenginliğini ve doğanın gücünü hissetme fırsatı sunar. Çıldır Gölü'nde geçirilen bir gün hem doğanın huzurunu hem de insan emeğinin ve sabrının ödülünü bir arada yaşatır.

Kısacası, Çıldır Gölü, kış aylarında sunduğu eşsiz doğa manzaraları ve zengin balıkçılık olanaklarıyla unutulmaz bir deneyim arayan herkes için mükemmel bir destinasyondur. Hem macera severler hem de doğa tutkunları için ideal olan bu göl, kışın büyüsünü en yoğun şekilde hissetmek isteyenleri bekliyor.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
D - Aziz Asdvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi
Kars, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış köklü geçmişi ve zengin kültürel mirasıyla bilinir. Bu mirasın en değerli sembollerinden biri... DEVAMINI OKU

Kars, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış köklü geçmişi ve zengin kültürel mirasıyla bilinir. Bu mirasın en değerli sembollerinden biri olan Aziz Asdvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi, Kars’ın tarihî dokusuna derinlik katan önemli bir ibadet yeridir. Kars Kalesi’nin güneybatısındaki yamaçta yer alan bu etkileyici yapı, şehrin kültürel ve dinî çeşitliliğini yansıtan bir anıt olarak öne çıkar.

Kilise, 1690 yılında Hazar ÇelebiRahip Arakel Daşirkli ve yerel halkın katkılarıyla inşa edilmiştir. Bu inşa süreci, dönemin zengin dinî dokusunu ve toplumun bir arada çalışma kültürünü yansıtmaktadır. Ancak kilise, 19. yüzyılda yaşanan yıkımın ardından harap duruma gelmiştir. 1864 yılında Kazez Boğos Melkonyan ve Hovhannes Mardoyan’ın denetiminde yeniden inşa edilerek Hz. Meryem’e ithaf edilmiştir. Bu yeniden inşa süreci hem kilisenin varlığını devam ettirmiş hem de yapıya yeni bir mimarî zenginlik kazandırmıştır.

Aziz Asdvadzadzin Kilisesi, doğu-batı doğrultusunda tek nefli bazilikal planla inşa edilmiştir. Bazilikal plan, kilisenin zarif ve sade yapısını oluştururken, kilisenin manevî atmosferini güçlendiren bir düzen sunmaktadır. Kilisenin apsisi, içten yarım yuvarlak, dıştan ise düz duvarlı olarak tasarlanmıştır. Bu mimarî detay, yapıya hem denge hem de estetik bir derinlik katmaktadır. Kilisenin apsis penceresinin hemen altında yer alan haçkar (taşa oyulmuş haç), Ermeni Hıristiyanlığının önemli simgelerinden biridir ve kilisenin tarihî ve dinî önemini daha da vurgulamaktadır.

Aziz Asdvadzadzin Kilisesi, sadece mimarisiyle değil, Kars’ın dinî ve kültürel dokusuna yaptığı katkıyla da dikkat çekmektedir. Kilisenin yeniden inşa süreci, Kars’ın çok kültürlü yapısının bir simgesi olarak kabul edilmektedir. Hem Hıristiyanlık hem de İslâm dönemlerine tanıklık etmiş olan Kars, bu tür yapılar aracılığıyla kültürel ve dinî çeşitliliği bir arada barındırmaktadır. Kilise, Ermeni Hıristiyan topluluğu için önemli bir ibadet merkezi olmasının yanı sıra, bugün de Kars’ın tarihine ışık tutan bir anıt olarak varlığını sürdürmektedir.

Aziz Asdvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi, Kars’ı ziyaret eden tarih ve kültür meraklıları için unutulmaz bir duraktır. Kilisenin mimarî detayları, tarihî zenginliği ve manevî atmosferi, ziyaretçilere geçmişin izlerini sürme ve Kars’ın çok katmanlı tarihine tanıklık etme fırsatı sunar. Özellikle haçkar gibi zarif taş işçiliği, dönemin sanatsal becerilerini yansıtan etkileyici bir unsur olarak öne çıkar.

Bu kilise, Kars Kalesi’ne yakın konumuyla ziyaretçilere hem görsel hem de manevî bir deneyim sunar. Tarihin izlerini sürmek ve bu büyüleyici yapıyı keşfetmek isteyen herkes için Aziz Asdvadzadzin Kilisesi, kaçırılmaması gereken bir noktadır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
A - Aynalı Köşk
Kars’ın göz alıcı tarihî yapılarından biri olan Aynalı Köşk, Baltık mimarisinin zarif ve şatafatlı bir örneği olarak şehrin kültürel mirasının... DEVAMINI OKU

Kars’ın göz alıcı tarihî yapılarından biri olan Aynalı Köşk, Baltık mimarisinin zarif ve şatafatlı bir örneği olarak şehrin kültürel mirasının en değerli parçaları arasında yerini almıştır. 19. yüzyılın sonlarında inşa edilen köşk, adını iç mekânında yer alan ve yapıya ayrı bir ihtişam katan aynalardan almıştır. Zaman içinde birçok kez restore edilmesine rağmen, orijinal mimarî dokusunu koruyarak bugüne ulaşmıştır. Son restorasyon çalışması 2010 yılında tamamlanmış olup, yapı bugün Kars Belediyesi tarafından Sanat Merkezi ve Bilgi Evi olarak kullanılmaktadır.

1893 yılında kışlık konut olarak inşa edilen Aynalı Köşk, kuzey cephesinde yer alan kitabesiyle bu tarihi doğrulamaktadır. Eklektik üslupta tasarlanan köşk, Neo-Klasik ve Neo-Rönesans etkilerini barındıran zengin bir mimariye sahiptir. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı ve tek katlı olan yapı, Kars’ın tarihî dokusuna estetik bir zenginlik katmaktadır. Köşkün mimarisinde kullanılan süslemeler ve detaylar, yapının dönemine göre ne denli görkemli olduğunu gözler önüne sermektedir.

Baltık mimarisinin en önemli temsilcilerinden biri olan Aynalı Köşk, aynı zamanda eklektik tarzın başarılı bir örneğidir. Bu tarz, farklı mimarî akımların bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan zengin ve çeşitli bir stil anlayışını yansıtır. Köşkün cephesi, Neo-Klasik ve Neo-Rönesans etkilerini taşıyan yivli plasterlerle dikey olarak bölünmüştür. Köşelerde yer alan plasterler, bitkisel motiflerle süslenmiş sütun başlıklarına sahiptir. Bu detaylar, yapının görsel estetiğini ve sanatsal değerini artırmaktadır.

Cephedeki en üst bölümde yer alan frizin üzerinde kaset motifleri, parapet kısmında ise dalgalı şeritlerden oluşan kabartmalar, yapıya görsel bir ritim kazandırmıştır. Bu süslemeler, köşkün mimarî zenginliğinin en dikkat çekici unsurlarından biridir. Batı cephesinde iki, kuzey cephesinde ise tek kapı ve pencereler yer alır. Ampir tarzın etkilerini taşıyan dişli frizler ve damla motifleri, köşkün mimarisinde zarif bir sonlandırma işlevi görmektedir.

Aynalı Köşk, günümüzde sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda Kars’ın kültürel hayatına katkıda bulunan bir merkez olarak da önem taşır. Sanat Merkezi ve Bilgi Evi olarak kullanılan bu yapı hem sanat etkinliklerine hem de bilgiye erişim sağlayan bir mekân olarak hizmet vermektedir. Ziyaretçiler, bu tarihî binanın içinde sanatın ve bilginin buluştuğu bir atmosferi deneyimleyebilir.

Aynalı Köşk, sadece bir tarihî yapı değil, aynı zamanda geçmişin zarafetini bugünün kültürel yaşamıyla birleştiren eşsiz bir deneyim sunar. Ziyaretçiler, köşkün ince işçilikle bezenmiş mimarî detaylarını yakından görme fırsatı bulurken, aynı zamanda Kars’ın tarihî dokusunu derinlemesine hisseder. Aynalı Köşk’ü ziyaret edenler, bu görkemli yapının içinde zamanın durduğu ve sanatla iç içe geçen bir atmosferi deneyimleme imkânına sahiptir.

Kars’ın mimarî mirasının en nadide örneklerinden biri olan Aynalı Köşk hem tarih hem de sanatla iç içe bir yolculuk sunarak ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim vaat etmektedir.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
B - Defterdarlık Binası
Kars’ın zarif mimarisini ve zengin tarihî dokusunu yansıtan Defterdarlık Binası, dönemin zorluklarına rağmen etkileyici işçiliği ve dış cephesindeki süslemelerle dikkat... DEVAMINI OKU

Kars’ın zarif mimarisini ve zengin tarihî dokusunu yansıtan Defterdarlık Binası, dönemin zorluklarına rağmen etkileyici işçiliği ve dış cephesindeki süslemelerle dikkat çekici bir yapıdır. Kitabesi bulunmadığı için kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte, mimarî planı ve detaylarından hareketle, bu binanın Rus işgali döneminde, 1878-1918 yılları arasında inşa edildiği tahmin edilmektedir.

Başlangıçta tiyatro binası olarak tasarlandığı düşünülen yapı, cumhuriyetin ilanından sonra 1923 yılında Hükümet Binası olarak kullanılmıştır. Daha sonra, 1983 yılında kapsamlı onarımlar geçiren bina, Kars’ın Defterdarlık Binası olarak hizmet vermeye başlamıştır. Her bir dönemde farklı işlevler üstlenmiş bu yapı, Kars’ın tarihî zenginliğini ve çok yönlü kullanımını simgelemektedir.

Bina, bodrum kat üzerine üç katlı bir yapıya sahiptir ve özellikle iç mekânında farklı büyüklükteki servis odaları ile işlevselliğini ön plana çıkarmıştır. Binanın ana cepheleri bosajlı duvar tekniği ile inşa edilmiş olup, bu teknikle duvarlara dayanıklılık ve zarafet de kazandırılmıştır. Kuzey ve güney cephelerinde yer alan dikdörtgen formlu pencereler ve yapının genelinde kullanılan iyon başlıklı gömme sütunlar, binaya bir Neoklasik zarafet katar.

Cephe boyunca dikkat çeken bir diğer detay ise süslemelerdir. Bitkisel motifli kuşaklarrozetler ve madalyonlar, binanın yüzeyinde estetik bir düzen yaratır. Binanın kuzeybatı köşesi, sokak dokusuna uygun olarak köşeli şekilde tasarlanmış ve en üstte kemerli bir çıkma ile taçlandırılmıştır, bu da ona görsel bir zenginlik katmaktadır. Bu detaylar, Neoklasizm, Barok ve Art Nouveau yarzlarının kusursuz bir uyum içinde bir araya geldiği bir eklektik mimarî tarzı temsil eder.

Tarih Boyunca Farklı İşlevler

Defterdarlık Binası, inşa edildiği günden itibaren Kars’ta farklı işlevler üstlenmiş önemli bir yapıdır:

  1. Tiyatro Binası: Yapının başlangıçta bir tiyatro olarak tasarlandığı düşünülmektedir. Geniş iç mekânı ve dönemin estetik anlayışı, kamuya açık bir kültürel merkez olarak kullanıldığını düşündürmektedir.
  2. Hükümet Binası (1923 Sonrası): Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, bina bir süre hükûmet binası olarak kullanılmıştır. Kars’ın yerel yönetim merkezi olarak önemli bir rol üstlenmiş ve şehirdeki idarî faaliyetlerin merkezinde yer almıştır.
  3. Defterdarlık Binası (1983 Sonrası): 1983 yılında yapılan restorasyonun ardından bina, Defterdarlık Binası olarak hizmet vermeye başlamış ve Kars’ın finansal ve idarî işlerini yürüten merkezlerden biri haline gelmiştir. Bu dönemde, halkın vergi ve malî işlemlerini yaptığı önemli bir kamu kurumu olmuştur.

Defterdarlık Binası, tarihi ve mimarî meraklıları için Kars’ın en dikkat çekici yapılarından biridir. Ziyaretçiler binanın dış cephe süslemelerini incelerken, dönemin mimarî zarafetini ve sanatsal işçiliğini yakından görebilirler. Binanın tarihî işlevleri de Kars’ın çok yönlü geçmişine ve bu bölgedeki kültürel değişimlere tanıklık etme fırsatı sunar.

Binanın Neoklasik mimarî detayları ve dış cephedeki zengin süslemeler ziyaretçilere mimarî bir şölen sunarken, yapı aynı zamanda Kars’ın Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi mirasının bir simgesi olarak öne çıkar. Özellikle tarihî yapıları keşfetmeyi sevenler için Defterdarlık Binası, şehrin kültürel dokusunu anlamanın en güzel unsurlarından biridir.

Defterdarlık Binası, Kars’ın tarihî mimarî mirasında önemli bir yere sahip olup, Neoklasik, Barok ve Art Nouveau unsurlarının birleştiği eklektik tarzın en güzel örneklerinden biridir. Tarih boyunca farklı işlevler üstlenen bu yapı hem mimarî hem de tarihi açıdan Kars’ın çok katmanlı geçmişini yansıtan önemli bir simgedir.

Kars’ın zengin mimarî mirasının bir temsilcisi olan Defterdarlık binası hem kültürel hem de tarihî açıdan büyük bir öneme sahiptir. "Tarihi Kimliğiyle Kars Kenti Projesi" kapsamında gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarıyla binanın tarihî kimliği korunmuş ve modern Kars’ın turizm potansiyelinin artırılmasına katkı sağlanmıştır. Bu bina, Kars’ın mimarî dokusunu anlamak ve keşfetmek isteyen ziyaretçiler için kaçırılmaması gereken bir duraktır.

Kars’ın tarihî ve kültürel dokusuna ışık tutan Defterdarlık Binası, zarif işçiliği ve mimarî detaylarıyla şehrin simgelerinden biridir. Tarihi boyunca farklı işlevler üstlenen bu yapı, günümüzde Defterdarlık Binası olarak hizmet vermekte ve Kars’ın zengin tarihini günümüze taşımaktadır. Bina, mimarî zarafeti ve tarihî önemi ile Kars’ın turistik gezi noktalarından biri olarak mutlaka keşfedilmelidir.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
C - Resul Yıldız'ın Evi
Kesin inşa tarihi bilinmeyen yapı Rus işgali döneminde, 1878-1918 yılları arasında konut olarak inşa edilmiştir. Bina, günümüzde de konut... DEVAMINI OKU

Kesin inşa tarihi bilinmeyen yapı Rus işgali döneminde, 1878-1918 yılları arasında konut olarak inşa edilmiştir. Bina, günümüzde de konut olarak  kullanımını sürdürmektedir. Baltık mimarisinin önemli temsilcilerinden olan yapı, kuzey-güney doğrultusunda eğimli arazi üzerinde dikdörtgen planlı ve iki katlı olarak inşa edilmiştir.  Doğu cephe Neo-Klasik ve Neo-Rönesans etkili yivli sütunceler ile dikey doğrultuda bölümlere ayrılmıştır.  

Alt katta korint, üst katta iyon nizamındaki sütun başlıkları antik dönem etkilidir. Alt katta kuzeydoğu köşede yuvarlak kemerli bahçe kapısı, güneydoğu köşede ise asıl giriş  kapısına yer verilmiştir. Pencereler, Neo-Barok etkili akant ve yivli volütlerden oluşan kilit taşları ile vurgulanmıştır. İkinci katta pencerelerin önünde Art Nouveau üslubunda yapılmış demir şebekeli balkon bulunmaktadır. Cephe, düz silmelerden oluşan frizin yer aldığı kalkan duvar ile sonlandırılmıştır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
D - Gümrük Müdürlüğü Binası
Kars’ın zengin mimarî mirasının önemli bir parçası olan Gümrük Müdürlüğü Binası, Rus işgali döneminde, 1878-1918 yılları arasında inşa edilmiştir ve Baltık mimarî... DEVAMINI OKU

Kars’ın zengin mimarî mirasının önemli bir parçası olan Gümrük Müdürlüğü BinasıRus işgali döneminde, 1878-1918 yılları arasında inşa edilmiştir ve Baltık mimarî tarzının zarif bir örneğidir. Yapıldığı dönemde Rus Gümrük Binası olarak kullanılan bu yapı, 1923 yılından itibaren Cumhuriyetin ilânından sonra da Kars’ın gümrük faaliyetlerine hizmet etmeye devam etmiştir.

2001 yılında, Kars’ın tarihî yapılarının korunmasına yönelik yapılan önemli çalışmalardan biri olarak Çekül Vakfı tarafından restore edilmiştir. Restorasyon sonrası kısa bir süreliğine Kent Konseyi Binası olarak hizmet veren yapı, günümüzde tekrar Kars Gümrük Müdürlüğü olarak kullanılmaktadır. Bu restorasyon çalışması binanın tarihî kimliğini korurken, modern Kars’ın ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesini sağlamıştır.

Gümrük Müdürlüğü Binası, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, iki katlı olarak tasarlanmıştır. Yapı, düzgün kesme taş malzemesi ile inşa edilmiş olup, Neo-Klasik tarzın zarif özelliklerini yansıtmaktadır. Yapının kuzeye bakan ön cephesi, binanın mimarî zenginliğini en iyi yansıtan bölümdür. Bu cephede yer alan giriş bölümü, iki kat yüksekliğinde dışa taşırılmış ve zarif bir üçgen alınlık ile sonlandırılmıştır. Bu tasarım, yapının hem anıtsal hem de işlevsel bir girişe sahip olmasını sağlamıştır.

Yapının güneydoğu köşesinde, göz alıcı bir Art-Nouveau tarzında yapılmış ahşap balkon bulunmaktadır. Bu balkon, ajur tekniği ile ince işçilikle tasarlanmış olup, yapıya sanatsal bir derinlik kazandırmaktadır. Art-Nouveau’nun zarif çizgileri, binanın genel Neo-Klasik üslubuna eklenerek yapıya estetik bir kontrast sunmaktadır.

Kars’ın mimarî dokusunun korunmasında önemli bir yer tutan Gümrük Müdürlüğü Binası, Baltık ve Neo-Klasik mimarinin zarif bir birleşimini sunmaktadır. Kars’ın hem Osmanlı hem de Rus dönemlerindeki ticarî hayatında önemli bir rol oynayan bu yapı, şehirdeki ekonomik faaliyetlerin tarihsel izlerini yansıtmaktadır. Restorasyon çalışmaları sayesinde yapı hem tarihî kimliğini korumuş hem de şehrin kültürel mirasına değerli bir katkı sağlamıştır.

Gümrük Müdürlüğü Binası, Kars’ı ziyaret eden tarih ve mimarî meraklıları için kaçırılmaması gereken bir duraktır. Yapının dikkat çekici Neo-Klasik cephesi, zarif Art-Nouveau balkon detayları ve düzgün kesme taş işçiliği, ziyaretçilere Kars’ın zengin mimarî geçmişi hakkında derin bir anlayış sunmaktadır. Bu bina, Rus işgali döneminde inşa edilen pek çok yapının aksine, işlevini sürdüren nadir yapılardan biri olarak hem tarihî hem de kültürel bir değer taşımaktadır.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE
E - Susuz Şelalesi
Susuz Şelalesi: Kars’ın Saklı Cenneti Kars’ın benzersiz doğal güzelliklerinden biri olan Susuz Şelalesi, her mevsim sunduğu büyüleyici manzaraları ve... DEVAMINI OKU

Susuz Şelalesi: Kars’ın Saklı Cenneti

Kars’ın benzersiz doğal güzelliklerinden biri olan Susuz Şelalesi, her mevsim sunduğu büyüleyici manzaraları ve kendine has doğasıyla ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Bölgenin en yüksekten dökülen sularına sahip olan bu şelale, Kars’a gelen doğa tutkunlarının vazgeçilmez duraklarından biri haline gelmiştir.

Kars şehir merkezine sadece 20 km uzaklıkta yer alan Susuz Şelalesi, kolay ulaşım ve merkeze yakınlığı sayesinde ziyaretçilere büyük bir avantaj sunuyor. Şelaleye yapacağınız kısa bir yolculukla, doğanın huzur verici kollarına kendinizi bırakabilir ve yaklaşan 75 metre yükseklikten dökülen suyun dinlendirici sesi eşliğinde ve kuş cıvıltılarıyla ruhunuzu dinlendirebilirsiniz. Doğanın kusursuz dansını izlerken, şehir hayatının getirdiği stresten de kurtulacaksınız.

Susuz Şelalesi’ni çevreleyen vadi, 24 farklı kuş türü ve çeşitli yabanî hayvanlara doğal yaşam alanı sunar. Bu özelliğiyle şelale, yalnızca doğa severler için değil, kuş ve yabanî hayvan gözlemcileri için de ideal bir destinasyondur. Doğanın bu saklı cennetinde yaban hayatının zengin çeşitliliğini gözlemleyebilir, eşsiz fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.

Eğer Kars’ı ziyaret ediyorsanız, Susuz Şelalesi’ni mutlaka görmelisiniz. Bu doğa harikası, büyüleyici güzellikleriyle Kars’ın saklı kalmış cennetlerinden biri olarak sizi bekliyor.

DAHA AZ GÖRÜNTÜLE